Silivri’de, “Ergenekon Davası”nda yargılanan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük dostumdur. Çok beraber olmadık ama çok telefonlaştık; ülke meseleleri ve Atatürk Cumhuriyeti’nin nerelere sürüklendiği ve buna karşı ne yapmak gerektiği hususunda dertleşirdik! Bu telefonları birileri herhalde dinlemişlerdir; eğer Atatürkçüler olarak böyle dertleşmek-konuşmak, “Ergenekoncu” olmaksa, ben de suç işlemiş sayılabilirim!
“TOPAL OSMAN”
Veli Paşa ile dostluğumuz, Kurtuluş Savaşı’nın yiğit kahramanı “Topal Osman” konusuyla başladı. Mustafa Kemal’e bağlılığı yüzünden, yaptığı aşırı bir harekâtın cezasını hayatıyla ödemişti bu yiğit Kardanız uşağı! Onu, dostu olan ve adı geçince gözleri yaşaran babamdan tanımıştım ve Veli Paşa’nın Giresun’da, “Topal Osman’ın heykelini” dikmek teşebbüsünü desteklemiştim! Bu trajedinin bir benzeri, şimdi oynanmakta! “Topal Osman” bazılarının iddia ettikleri gibi “eşkıya” değildi. Bana göre Veli Paşa da, “eşkıya” değildir ve aksi, hiçbir şüpheye mahal kalmadan ispat edilene kadar masumdur!
TUNCAY GÜNEY
Meczup mu, iliştirilmiş-yerleştirilmiş iki taraflı “ajan” mı, Tuncay Güney adlı bir adam, kendisine, hakkında kitaplar yazacak kadar inanmış iki gazeteci, beni TV programlarına telefonla konuk ettiler ve bu adamın benim Veli Küçük Paşa’nın “akıl hocası” olduğumu iddia ettiğini söylediler. Onlara; “Paşa benim dostumdur, onun akıl hocası olsaydım iftihar ederim… Ama Türk Ordusu’nda Tuğgeneralliğe kadar yükselmiş, Atatürkçülüğü Harp Okulu’nda özümsemiş bir kişiye akıl hocalığı yapmak haddim değil” diye cevap verdim. Ben yazılarımla, konuşmalarımla, kimseye “akıl hocalığı” yapmıyorum. Akılsızlara akıl vermeye vatan hainlerine hadlerini bildirmeye çalışıyorum! Ama iddiaya göre, Paşa eğer “Ergenekonun” “Bir” numarasıysa, demek asıl şef benim! Yoksa “Mustafa” mı? Geçenlerde malum bir gazetede çizgi bir bulmaca vardı; bir tarafta güya Tolon, Eruygur ve Küçük Paşalar, diğer yanda, belli belirsiz bir kişi. Gazete soruyordu; “Bilin bakalım bu kişi kim?” diye! Seçeneklerden biri “Mustafa”! Buna karşılık, internette dolaşan bir çizgi var; Anıtkabir önünde kara pardösülü kara gözlüklü iki kişi, ellerindeki telefonla “Şef; henüz çıkmadı, çıkarsa tutup getireceğiz” diyorlar! Gördünüz mü getirildiğimizi halleri!
Veli Paşa hakikaten iddia edildiği gibi bir örgüt kurduysa ve başı ise, bana bunu haber vermediği için, doğrusu ona kırıldım. Eğer haber vermiş olsaydı, orduda aldığım terbiyeye göre, saygı dairesinde, ama haddimi aşarak, “bunun yanlış olacağını terörle, darbeyle bir yere varılamayacağını, aksine mücadeleye zarar vereceğini, haklı mücadeleyi, meşru yöntem ve örgütlerle yapılması gerekeceğini” söylerdim!
ÇAPRAZ ATEŞİNDE
Veli Küçük Paşa su sırada yargılanıyor, çapraz sorguya çekiliyor… Onun maslağı askerlik ve savunması da haksızlıklara karşı hiddet! İyi yetiştirdiği avukat kızı Zeynep Küçük, hukuki savunmasıyla bunu tamamlıyor! Davanın ayrıntılarına giremem. Bazılarının bol bol yargısız infaz yapmalarına karşılık haklı da olsa, “hüküm” veremem ve davayı görmekte olan yargıçları etkilemeye teşebbüs edemem. Onlara sonuna kadar güvenirim. Silivri’de yargılanan ve aylardır, haklarındaki iddianameyi, yargılanmayı bekleyen Generaller ve diğerleri, evrensel hukuk kaidelerine göre, aksi hiçbir şüpheye mahal kalmayancıya kadar, masumdurlar.
Fakat Ergenekon olayının başından beri, bir kısım medya, kanunlara rağmen kasten sızdırılan bölük-pörçük iddia ve dedikodularla sanıklar hakkında, peşin hükümlerini verdiler, veriyorlar ve onları yargısız infaz ediyorlar! Veli Küçük Paşa’yı da şu sırada özellikle, öyle… Daha yargılama devam ederken, onun hakkında yazdıkları aşağılamalar en azından haksızlık fakat aslında ahlaksızlık! Malûm TARAF gazetesinin manşeti “Turşucu Paşa”… Yani Türk ordusunun şerefli bir generali “Turşucu”! Türk ordusuna olan sönmez hınçlarını, Veli Paşa’dan alıyorlar ve Tolon ve Eruygur Paşalardan alıyorlar!Bütün bu rezillikler karşısında Veli Küçük ve diğerlerini aksi sabit olana kadar masum olanları korumak boynumun borcudur!
0 yorum
Yorum Gönder