Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bölgesinde başkanlık adayları söyleyecekleri son sözleri dün söylediler. Bugün artık seçim yasakları başladı. Yarın da söz seçmenin olup bu çekişmeleri noktalayacaktır. Arkalarında sağlam destek (DİSİ ve DİKO partileri, SEK SAğcı Sendikaları federasyonu ve diğer kuruluşlar) bulunan Nikos ANASTASİADİS, AKEL, Hristofyas, Solcu İşçi Sendikaları Federasyonu, Solcu Dadın Dernekleri POGO vs) desteği bulunan, kısa süre Sağlık Bakanlığı yapan Stavros MALAS ve EDEK Partisi Başkanı ve şimdiki Rum Meclisi Başkanı Yiannakis OMİRU ve Merkezdeki bazı kuruluşların destekledikleri Yiorğos Lillikas başlıca yarışmacılar olacaktır. Faşist Rum Ulusal Halk Cephesi (ELAM) destekli veya daha küçük grupların desteklediğiğ, seçilme ümitleeri olmayan birkaç aday daha vardır. Bunlar beyhude ve ümitsiz heveslerle yarışacak olan zayıf adaylardır. Dört yıldır iktidarda olan Dimitris HRİSTOFYAS'ın başarısız olduğu genel kanaat sonucu bu kez adaylık koymadı. Dün akşam üzeri, seçim yasaklarının başlamasından biraz önce yarım saatlik bir konuşma yaparak rakipleri ve çekemeyenlerinin iddiaları aksine çok başarılı bir görev süresi gerçekleştırdığını iddia etti. Sık sık ağlamaklı konuşmasıyla Hristofyas'ın Rum Yönetimi Başkanlık süreci de kapanmış oldu. Güney Kıbrıs'tan ayrılmayarak veya sonradan gidip iş bulan ve çalışmaya başlayan dolayısıyla oy kullanma hakkı bulunan 604 Kıbrıslı Türk'ün yarınki seçimleerde oy kullanacakları açıklandı. Tabii her seçimde olduğu gibi, Güney Kıbrıs'ta da seçimleri kimin kazanacağı hususunda çeşitli anketler yapıldı. Bunlara göre, güçlü DİKO oylarını da kazanan zaten güçlü DİSİ Partisi Başkanı Nikos ANASTASİADİS seçimleri kazanarak Cumhurbaşkanlığını alacaktır. Bu durumda Yiannakis Omiru yerine Ermeni asıllı KAROYAN da büyük bir ihtimalle Rum Temsilciler Meclisi Başkanlığına getirilecektir. Çekişmeli, tartışmalı ve kavgalı geçeceği daha şimdiden belli olan Rum Başkanlık seçimlerine 'Düzeni sağlamak için', 880 polis memuru ve müfettişinin görev alacağı büyük çapta çatışmaların çıkması dfurumunda da Rum Ordu Birliklerinin teyakkuza geçirilecekleri öğrenilmiştir. Şurası bir gerçektir ki, her üç adaya da destek veren güçler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1964-1974 yılların arasında Türklere karşı sürdürdükleri soykırım kampanyası sonucunda, aynen Girit'te, Batı Trakyada ve diğer bölgelerde yunanlıların uygulamalarının benzerini başarıya ulaştırarak Kıbrıs aasını da bütün olarak Yunanistan'a bağlama (İlhak) gerçekleştirmek için buna izin vermeyen Kıbrıs Türkleerinin kanını döktüklerinden hiç söz etmeyerek, anavatanımızı işgalı mazisi tertemiz Mehmetçiklerimizi de vahşetle itham edecek kadar gemi azıya aldılar ve bu kışkırtıcı politikalarla Rum Halkını, özellikle gençleri - kilisenin de yardımı ile zehirlediler. Rumlar, büyük ölçüde Ortodoks-Hıristiyan çevlerine, Amerika'daki güçlü Yunan Lobby'sinin, İngiltere'de yerleşmiş güçlü Yunan varlığının Rum kilisesi, Rusya, Çin, güçlü Ermeni Diasporasının desteğiyle 2004 yılına kadar rahat olan Rumlar, BM Genel Senreteri Ban Ki MOON'un hazırladığı iki bölgeli federasyon kurulması Planını da reddettikleri 2004 yılından sonra fire vermeye başladılar. Rumlar hala adanın tümünü ele geçirmek ve 1960 Londra-Zürih Anlaşmalarıyla sağlanan dengeleri reddetmek ve kendilerinin egemen ve idareci, Kıbrıslı Türk Toplumunun da uşaklarının olacağı bir düzende ısrar ettiler. Hala da ediyorlar. Hristofyas '2 bölgeli anlaşma taraftarı politikaları destekleyelim sorunu çözelim' sözünü her ettiğinde, fanatiklerin saldırısına uğradı. Onu başarısız kıldılar. Seçimlerden sonra bütün göstergeler ve BM Genel Sekreterinin Özel Temsilcisi Alexander Downer'in de işittirdi, Türkiye Cumhuriyetinin de Kıbrıs Türklerinin de Türkiye, Kuzey Kıbrıs, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın katılımıyla Uluslararası dörtlü Kıbrıs Konferansı yoluyle çözüm aranması gündeme gelecektir. Rumlar eğer bunu da reddederlerse Kıbrıs bugünkü sınırlar esas alınarak kesin taksim edilecektir. Rumlar artık kendilerine gelmeli, Yunanlılar da onları pek azdırmalıdır. Saffet Soykal

0 yorum