Bütün sohbetler “aman inşallah ortam böyle devam eder yani gerilmez” diye başlıyor,Devlet Bahçeli ile Ahmet Türk’ün tokalaşması ile devam ediyor…
Bitlis doğumlu Kürt kökenli bir arkadaşımızla (06 Ağustos P.tesi,sabah)sohbet ediyoruz. Okuduğunuz bu yazıyı hazırlarken “Ağabey sert yazma, bak ortam ne güzel, her şey güzel olacak ,hoş görüyle yaklaşmak lazım” diyor.
C.tesi, Saat 16:00 civarıydı; Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Sn. Arslan Bulut ile gazetede randevumuz vardı. Bir taraftan sohbet ederken bir taraftan da göz ucu ile milletvekillerimizin yeminlerini izliyorduk. Sohbetimizin konusu malum, memleket meseleleri.
Arslan Bulut’u sadece yazılarından tanıyor kalemi ile gurur duyuyordum. Kendisini tanıdıktan sonra bu gururum bir o kadar arttı.Bir tarafta bireysel olarak ekmek kavgası,yaşam ve gelecek kaygısı; malum gazetecilik diğer taraftan adına yakışan arslan gibi bir yürek,keskin bir kalem!
Arslan Bulut ile daha sık bir araya gelmek üzere sözleşip ayrılıyoruz.
Akşam babamlara davetliyiz.Bir tarafta yemek hazırlığı bir tarafta yarım bıraktığımız yemin izleme görevine devam.Beklediğim an geliyor:Ahmet Türk Türkçe olarak yeminini ediyor.
Namusu ve şerefi üzerine Yüce Türk milleti adına ant içiyor.Yemin her dinde önemli!
Sonra kanalları geziyoruz,İstiklâl Marşı ile ilgili görüntüler geliyor ekrana.İçim burkuluyor,
Kötü oluyorum.Bir taraftan yemin ediyorsun diğer taraftan beraber savaştığını,bu toprakları birlikte kan dökerek elde ettiğini söylediğin bu toprağın,bu vatanın en önemli değeri olan İstiklâl Marşı’nı söylemek sana zûl geliyor!
Bu marştaki hangi kıta,hangi mısra ve ya hangi kelime seni rahatsız ediyor ki dudakların dahi kıpırdamıyor.Kürt kökenli arkadaşımızın sözleri kulağımda çınlıyor: “Hoş görüyle yaklaşmak lazım,ortamı germemek lazım!”
Kafam çok karışık, germeyelim,pekiyi sonra?
Daha düne kadar bütün askeri birliklerin duvarlarında ve milliyetçi söylemlerimizde şöyle bir dörtlük vardı:
Tek Dil
Tek Bayrak
Tek Millet
Tek Vatan
Ortamı germemek uğruna,AB uğruna,Demokrasi uğruna “Tek Dil” den ödün verdik ve sessiz sedasız TEK’liğimiz üçe indi.Şimdi yine germeyelim diyoruz.Meclisteyiz.Germeden , yumuşak yumuşak sıradaki ikinci TEK’i de ortadan kaldıracak mıyız?
Sırada hangisi var?
Tek Vatan mı? Tek Millet mi?
Federal sistemi ve ya Eyalet sistemini meclis çatısı altında, gergin olmayan bir ortamda, tatlı tatlı tartışarak “Tek Vatan” ve / ve ya “Tek Millet”ten hangisinden ödün vereceğiz?
Arkadaşıma verdiğim sözü elimden geldiğince tutmaya çalışıyorum.Sert yazmayarak kendi çapımda ortamı germemeye çalışıyorum(gel bir de içimdeki bana sor!).
Umarım bu yazdıklarımızın hiçbiri gerçekleşmez.Umarım Türk-Kürt ayrımı yapmadan beraber kurduğumuz ve adını Türkiye Cumhuriyeti ve üzerinde yaşayanlara da Türk Milleti dediğimiz bu vatandan Amerika ve benzeri ülkelerin ulusal çıkarları uğruna Kürtçülük ve Kürt Milliyetçiliği rüzgarına kapılarak ayrılmayı veya ayırmayı akıllarına bile getirmezler!
Her şeye rağmen yeni yasama dönemi hayırlı ve uğurlu olsun.
Saygılarımla
Sabih Samur 06 Ağustos 2007 23:26 İstanbul
Bitlis doğumlu Kürt kökenli bir arkadaşımızla (06 Ağustos P.tesi,sabah)sohbet ediyoruz. Okuduğunuz bu yazıyı hazırlarken “Ağabey sert yazma, bak ortam ne güzel, her şey güzel olacak ,hoş görüyle yaklaşmak lazım” diyor.
C.tesi, Saat 16:00 civarıydı; Yeniçağ Gazetesi yazarlarından Sn. Arslan Bulut ile gazetede randevumuz vardı. Bir taraftan sohbet ederken bir taraftan da göz ucu ile milletvekillerimizin yeminlerini izliyorduk. Sohbetimizin konusu malum, memleket meseleleri.
Arslan Bulut’u sadece yazılarından tanıyor kalemi ile gurur duyuyordum. Kendisini tanıdıktan sonra bu gururum bir o kadar arttı.Bir tarafta bireysel olarak ekmek kavgası,yaşam ve gelecek kaygısı; malum gazetecilik diğer taraftan adına yakışan arslan gibi bir yürek,keskin bir kalem!
Arslan Bulut ile daha sık bir araya gelmek üzere sözleşip ayrılıyoruz.
Akşam babamlara davetliyiz.Bir tarafta yemek hazırlığı bir tarafta yarım bıraktığımız yemin izleme görevine devam.Beklediğim an geliyor:Ahmet Türk Türkçe olarak yeminini ediyor.
Namusu ve şerefi üzerine Yüce Türk milleti adına ant içiyor.Yemin her dinde önemli!
Sonra kanalları geziyoruz,İstiklâl Marşı ile ilgili görüntüler geliyor ekrana.İçim burkuluyor,
Kötü oluyorum.Bir taraftan yemin ediyorsun diğer taraftan beraber savaştığını,bu toprakları birlikte kan dökerek elde ettiğini söylediğin bu toprağın,bu vatanın en önemli değeri olan İstiklâl Marşı’nı söylemek sana zûl geliyor!
Bu marştaki hangi kıta,hangi mısra ve ya hangi kelime seni rahatsız ediyor ki dudakların dahi kıpırdamıyor.Kürt kökenli arkadaşımızın sözleri kulağımda çınlıyor: “Hoş görüyle yaklaşmak lazım,ortamı germemek lazım!”
Kafam çok karışık, germeyelim,pekiyi sonra?
Daha düne kadar bütün askeri birliklerin duvarlarında ve milliyetçi söylemlerimizde şöyle bir dörtlük vardı:
Tek Dil
Tek Bayrak
Tek Millet
Tek Vatan
Ortamı germemek uğruna,AB uğruna,Demokrasi uğruna “Tek Dil” den ödün verdik ve sessiz sedasız TEK’liğimiz üçe indi.Şimdi yine germeyelim diyoruz.Meclisteyiz.Germeden , yumuşak yumuşak sıradaki ikinci TEK’i de ortadan kaldıracak mıyız?
Sırada hangisi var?
Tek Vatan mı? Tek Millet mi?
Federal sistemi ve ya Eyalet sistemini meclis çatısı altında, gergin olmayan bir ortamda, tatlı tatlı tartışarak “Tek Vatan” ve / ve ya “Tek Millet”ten hangisinden ödün vereceğiz?
Arkadaşıma verdiğim sözü elimden geldiğince tutmaya çalışıyorum.Sert yazmayarak kendi çapımda ortamı germemeye çalışıyorum(gel bir de içimdeki bana sor!).
Umarım bu yazdıklarımızın hiçbiri gerçekleşmez.Umarım Türk-Kürt ayrımı yapmadan beraber kurduğumuz ve adını Türkiye Cumhuriyeti ve üzerinde yaşayanlara da Türk Milleti dediğimiz bu vatandan Amerika ve benzeri ülkelerin ulusal çıkarları uğruna Kürtçülük ve Kürt Milliyetçiliği rüzgarına kapılarak ayrılmayı veya ayırmayı akıllarına bile getirmezler!
Her şeye rağmen yeni yasama dönemi hayırlı ve uğurlu olsun.
Saygılarımla
Sabih Samur 06 Ağustos 2007 23:26 İstanbul
0 yorum
Yorum Gönder