"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek" Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! "
BURSA NUTKU ve BİZ BURADAYIZ !
Gönderen SABİH SAMUR | 11:25 ÖÖ | Bursa Nutku, Mustafa Kemal ATATÜRK, Sabih Samur | 0 yorum »"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek" Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir." İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği! "
Senin küfür yemen beni ilgilendirmiyor! Temsil ettiğin makam bizi ilgilendiriyor! Sıkıntı orada; GEREĞİNİ YAP VE İSTİFA ET!
Gönderen SABİH SAMUR | 10:59 ÖÖ | AKP, Osman Baydemir, PKK, Tayyip Erdoğan | 0 yorum »Kanatçı Haydar, Rakı Sofrası ve Tekstilin Geleceği
Gönderen SABİH SAMUR | 12:56 ÖÖ | Ahmet Hoca, Baran Tarık, Dursun Sarı, Kanatçı Haydar, Sabih Samur, Tekstil Sanayi | 0 yorum »CUMHURİYET SAVCILARINA SUÇ DUYURUSU !
Gönderen SABİH SAMUR | 10:25 ÖS | Cumhuriyet Savcısı, Mahmut Esat Bozkurt, Mustafa Kemal ATATÜRK, Osman Baydemir | 0 yorum »Lozan'da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından "HukukReformu yapmakla" görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için "Cumhuriyet Savcısı" unvanının isim babasıdır.
Ahmet Hoca ve Şehit Mevlûdü
Gönderen SABİH SAMUR | 9:11 ÖS | Ahmet Hoca, Sabih Samur, Şehit mevlûdü | 0 yorum »Ahmet Hoca Türk Milliyetçiliğine emeği geçmiş bir arkadaşımızdır.Bilen bilir, tanıyan tanır.
19 Aralık, 09:53 ·
Peki ya TUZ KOKARSA ?
Gönderen SABİH SAMUR | 9:15 ÖS | ABD, DTP, Kürt Açılımı, Kürt Sorunu, PKK, TBMM, TSK | 0 yorum »
Sabih Samur
21 Aralık, 21:13
01.06.2008 tarihinde yazmışız aşağıdaki yazıyı.Ne değişmiş?Biz bunları görmüştük demenin bize ne faydası var?Düne kadar devletin güvenliği ve bekaası tehlikeye girerse ve bunun iktidar eliyle ortam hazırlandığı görülürse, son çare otomatik olarak devreye giren hani tabiri caiz ise etin kokmamasına karşı TUZ misyonu üstlenen bir Birim vardı.Kendimizi TC olarak güvende hissediyorduk.Şimdi cevabı olmayan en zor soru?Peki ya TUZ KOKARSA?
ŞAHİNLER VE GÜVERCİNLER
01.06.2008 Pazar
Önceleri ABD ile ilgili haberlerde gördüğümüz “Şahinler ve Güvercinler” kavramı, komik, fakat DTP yani PKK adlı terör örgütünün TBMM’de ki sözcülerini ifade etmek için kullanılır oldu.
Bizlere yazılı ve görsel medya kanalıyla PKK ve DTP konusu;
a) Silahı bırakmak için uğraşan ve konuyu demokratik ortamda, çözmeye çalışan kesim, sanırım bu kesimin adı: “Güvercinler”
b) Kürtçülük fikri ve eylemi, Kürt milliyetçiliği söylemleriyle ve hatta yine adı konulmamış şekliyle, Sarı-Kırmızı-Yeşil bezleriyle “Şahinler” olarak sunulmaktadır.
Çiş değil sidik.
Bir zamanlar bir reklâm vardı: “Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız”.
Bizlere (Okyanus ötesinin de dayatmalarıyla) ya Güvercinleri seç ya da Şahinleri seç menüsü sunuluyor. YERSEN!
Bir adım geri çekilip, sigara içme noktasında, bir sigara yakıp, durum muhakemesi yaparsan, göreceksin ki; Güvercinin de, Şahinin de söylemi aynı.
İkisi de diyorlar ki; “ GAP değil, on tane GAP gibi refah arttırıcı projelerin olsa bizim için hikâye.
Bizler dönüşü olmayan yola girmişiz.
Bizlere haklarımızı; kendi bayrağımızı, kendi dilimizi, kendi ekonomik özgürlüğümüzü yani kendi “Federal Kürt Devleti” mizi teslim etmediğiniz sürece, Sn Başbakanınızın da söylediği gibi, “ Bu şarkı bitmez.”
Bölücü terör örgütü, PKK’nın, iradesiyle ve ya iradesi dışında silah bırakması, Türkiye Cumhuriyeti için sevindirici bir olay gibi gözükmektedir.
Akan kan duracak, askerlerimiz ölmeyecektir.
Bu görünen kısmı, ya görünmeyen kısım?
Avrupa Parlamentosu, artık barış ortamında, Türk halkının, -onların ifadesiyle- Kürt halkı ile masaya oturması ve ne istiyorlarsa kibar kibar verilmesi istenecektir ve zaten istiyorlar da.
Büyüklerimiz yani T.C.’yi yönetme erkini elinde tutanlar, mutlaka bizim bu gördüklerimizi görüyorlar ve tedbirlerini alıyorlardır.
Bizden hatırlatması!
TERÖRİSTBAŞI ABDULLAH ÖCALAN
Gönderen SABİH SAMUR | 1:32 ÖS | PKK, Teröristbaşı Abdullah Öcalan | 0 yorum »POLİSİME LİNÇ GİRİŞİMİ !
Gönderen SABİH SAMUR | 9:20 ÖÖ | Hakkari, Sabih Samur, Türk Polisi | 0 yorum »Benim Polisimi linç etmeye kalkan çocuğun anası ile benim şehidimin anasını aynı kefeye koyanlar;
TÜRK MİLLETİ ve DEVLETİ SİZİ AFFETMEYECEK!
Hiçbir hükümet sonsuz değildir!
GAFLET,DALÂLET ve HIYANET içinde bulunanlar,
tarihte olduğu gibi en ağır cezaları alacaklar.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
BİZLER BURADAYIZ!!!
Sabih Samur
TC
Sayfanızdaki başlığı okudum. Değerli görüşlerinizin benim düşüncelerimle bire bir örtüştüğüne tanık oldum.
Ermenilerle açılım yaptık da ne oldu?
İzmir'de gövde gösterisi yapıyor.
Sonra da iki olayda, sanki de anaları düşünüyorlar gibi propaganda yapıyorlar.
Kısaca DTP'nin kapatılmasını olumllu buldum.
Son olarak bu hükümet AB'nin oyuncağı, ABD Başkanı Obama'nın da sille oğlanı oldu. Atatürk'ümüzün kurduğu Türkiye Cumhueriyeti bunlara mı layıktır?
TOKAT ŞEHİTLERİMİZ
Gönderen SABİH SAMUR | 5:07 ÖS | AKP, Kürt Açılımı, PKK, Tayyip Erdoğan, Tokat Şehitlerimiz, TSK | 0 yorum »İsviçre'deki Minare Yasağının Nedeni!
Gönderen SABİH SAMUR | 11:16 ÖS | İsviçre, Kırmızı Beyaz, Levent Çotuk, Sabih Samur | 0 yorum »Yüksek Askerî Şûra Olağan Toplantısı
Gönderen SABİH SAMUR | 8:54 ÖS | Asimetrik Psikolojik Harekât, Genel Kurmay Başkanı, Sabih Samur, Tayyip Erdoğan, TSK, Yüksek Askeri Şûra | 0 yorum »SAAT : 19:40
NO : BN- 124 / 09
1. Yüksek Askerî Şûra Olağan Toplantısı, 04 Aralık 2009 tarihinde Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında yapılmıştır.
a. Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerine Karşı Yürütülen Asimetrik Psikolojik Harekât konusunda bilgi verilmiş,
b. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Harbe Hazırlık Durumu incelenerek, bu kapsamda ortaya çıkan ihtiyaçlar ile bu ihtiyaçları karşılamak için alınan tedbirler görüşülmüştür.
c. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetlerinin temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde, irticai tutum ve davranışları tespit edilen 2 personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırılmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir.
AKP'nin Türkiye'yi Getirdiği Nokta !
Gönderen SABİH SAMUR | 3:47 ÖS | DTP, Kürt Açılımı, Kürt Sorunu, Sabih Samur, Tayyip Erdoğan, Teröristbaşı Abdullah Öcalan | 0 yorum »Can Dündar ile ilgili yazıma gelen bir e-posta
Gönderen SABİH SAMUR | 1:34 ÖÖ | Can Dündar, Sabih Samur, Yeni Alanya Gazetesi | 0 yorum »Sabih Bey selamlar. 29 yaşında yolun başında sayılabilecek genç bir öğretmenim. Ne yazıkki yazılarınızla yeni tanıştım. Ama bundan sonra elimden geldiğince takip edeceğim. Sizin ve ailenizin bayramını yürekten kutlarım.
Sizin gibi yürekli ve dürüst insanların hala basında camiasında bulunması beni çok mutlu etti. Kaleminize, yüreğinize ve cesaretinize hayran kaldım. Her sohbette lafı evirip çevirip size getiriyorum insanlar sizin gibi değerlerin farkında olsun diye.
Böyle bir zamanda en çok ihtiyacımız olan şey sizin gibi değerli kalemler. İyiki varsınız...
Kaleminize, yüreğinize, cesaretinize ve kalbinizdeki vatan ve bayrak aşkına selam olsun...
Genel Kurmay Başkanlığı BİLGİ NOTLARI
Gönderen SABİH SAMUR | 1:47 ÖS | Bilgi Notları, Genel Kurmay Başkanı, Sabih Samur, TSK | 0 yorum »BİLGİ NOTLARI
NO : BN - 119 / 09
1. Son günlerde medyada, var olduğu iddia edilen üçüncü bir ihbar mektubu ve mektubun ekinde yer alan CD’de bulunan konulara ilişkin haberler yer almaktadır.
2. Var olduğu iddia edilen yeni ihbar mektubunun; Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından yapılan ve 24 Haziran 2009 tarihinde görevsizlik kararı verilerek yetkili makamlara gönderilen soruşturma dosyasında yer alan bazı maddi hususlardan da yararlanmak suretiyle, hazırlayanların kendi hedefleri istikametinde düzenlendiği değerlendirilmektedir.
3. Medyaya yansıyan haberlerden öğrenildiği kadar, söz konusu ihbar mektubu ekindeki CD’de yer alan hususlardan büyük bir kısmının 2008 ve daha önceki yıllarda medyaya yansıyan haberlerle benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir.
4. Kamuoyunun, gereğinden fazla, bu tip haberlerle meşgul edilmesinden üzüntü duyulmakla birlikte, dün olduğu gibi bugün de medyaya yansıyan ve Türk Silahlı Kuvvetlerini ilgilendiren bütün haberler değerlendirilmekte ve gerekli görülen durumlarda gerekli işlemler yapılmaktadır.
5. 17 Kasım 2009 günü bir gazetede yer alan ve bu konularla ilişki kurulmaya çalışılan Genelkurmay Adli Müşavirliği tarafından hazırlandığı iddia edilen belge ise, sahtedir. Söz konusu bilgi notu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK 250’nci md. ile yetkili) yapılan soruşturma doğrultusunda bazı şüphelilerde ele geçirildiği belirtilerek, 08 Nisan 2009 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına incelenmek üzere gönderilen belgeler arasındadır. Yapılan inceleme neticesinde, ilgili savcılığa 01 Mayıs 2009 tarihinde “Kayıtlarımızda böyle bir belgeye rastlanmamıştır. Askeri yazım teknikleri ve isimler kullanılarak kurgulanmış sahte bir belgedir” ibaresiyle cevap verilmiştir. Sahte belgeyi, kasıtlı olarak gerçek gibi sunan, gazete hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.
6. İddia edilen üçüncü ihbar mektubunun 15 Kasım 2009 günü medyada yer almaya başlamasının tesadüf olmadığı ve zamanlamasının da oldukça düşündürücü olduğu ortadadır.
7. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine karşı uzun bir süreden beri yürütülmekte olan faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin bütün boyutlarının farkındadır. Bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak her türlü saldırı da Türk Silahlı Kuvvetlerinin kararlı duruşunu ve mücadele azmini asla etkilemeyecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Can Dündar'ı İzliyorum Gözlerim Kapalı
Gönderen SABİH SAMUR | 3:17 ÖS | Aziz Nesin, Can Dündar, Kürt Açılımı, Mustafa Kemal ATATÜRK, NTV | 0 yorum »Can Dündar’ı İzliyorum Gözlerim Kapalı
NTV, Canlı Gaste adlı program.
Saat 23.15.
Kanalları gezerken bir anda duruyorum. Ekranın altında büyük puntolarla “Ahmet Kaya’yı
Anıyoruz” yazıyor. Türkçeye de maalesef yerleşmiş olan “baby face” yani “Bebek Yüzlü” adamı görüyorum.
Evet yanılmadınız Can Dündar’dan bahsediyorum.
Masum Cumhuriyet Çocuğundan.
Eğer Cumhuriyet’i savunmak ona kaldıysa ben artık sadece seyirci olmak istiyorum.
Neden bu tepkim?
Bu Cumhuriyet Çocuğu, bizden biri dediğimiz adam, Sarı Zeybek’i bizlere kazandıran kişi değil mi?
Maalesef O!
O Can Dündar, aynı duygusallıkla ve o bebek yüzüyle; bizler için Mustafa’yı da çekti!
Bu akşamda Türkiye’ye çok büyük emeği geçmiş, Türkiye’yi bütünleştirici parçalar üretmiş olan, TC’nin medarı iftiharı Ahmet Kaya’yı da ölümünün 9. yılında anıyor.
Gözlerimi kapatıyorum, midem bulanıyor.
Sarı Zeybek’teki Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatma esnasında hangi duygu yüküne sahipse, aynı hüzünle Ahmet Kaya’yı anıyor.
Gözlerimi açmak istemiyorum. Bu adamı gördükçe anmış olduğu insanı, Ahmet Kaya’yı öpüp sarılmak geliyor içimden. Dünya görüşümüz, vatana bakış açımız uyuşmasa bile fikirlerinden ödün vermemesi ve dik duruşuna bakıyorum, bir de masalara çağrılan konsül matrisler gibi bir o masada bir diğer masada gezinen Can Dündar’a.
Ne olduğu, kime hizmet ettiği belli olmayan, dün Atatürkçü, bugün Kürt Açılımı şak şakçısı,
Ahmet Kaya için gözyaşı dökeni oynayan, yarın kuvvetle muhtemel Türk Milliyetçisi bir Can Dündar.
Rüzgâr hangi yönden eserse o yöne dönebilen, devrin adamı.
Güçten yana, güçlüden yana.
Aziz Nesin’in Dev Eseri: ZÜBÜK.
Ve o Dev Oyuncu; Kemal Sunal.
Birden aklıma Zübük geldi.
Devrin adamı olacaksın.
Dün: Atatürkçü, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü.
Bugün: Kürt Açılımı şak şakçısı, gerekirse Federatif Yapılanma.
Yarın: Belki de Koyu bir Türk Milliyetçisi-maskesi
Bizler çenemizi yormakla ve seni görmemek için gözlerimizi kapatmakla kalırız.
Oysa sen yürümeye devam edersin.
Yolun açık olsun, sadece yüzü bebek olan kalbinin ne olduğu belli olmayan adam.
Sabih Samur
SONSUZA DEK YÜREĞİMİZDESİN.
Gönderen SABİH SAMUR | 9:39 ÖÖ | Mustafa Kemal ATATÜRK, Sabih Samur, TSK | 0 yorum »ISLAK İMZA ve ASIK YÜZ İFADESİ
Gönderen SABİH SAMUR | 9:04 ÖÖ | Cumhuriyet Bayramı, Ergenekon, Genel Kurmay Başkanı, Tayyip Erdoğan, TSK | 0 yorum »Sabih Samur Yorumu:
Bu açıklamanın yapılması için yüzümüzü fotoğrafta görüldüğü gibi asmamız mı gerekiyordu?
Keşke 29 Ekim’i hep birlikte, olması gerektiği gibi mutluluktan kahkahalarla yaşayabilseydik.
Keşke…
Cumhuriyet Sevincimize Şili'den katılanlara da selam olsun.
Gönderen SABİH SAMUR | 1:49 ÖS | Cumhuriyet Bayramı, Mustafa Kemal ATATÜRK, Sabih Samur, Şili, Veysel Dinler | 0 yorum » Santiago'da Apoguindo Caddesi Novigod Parkı'ndaki anıt
''Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e..."
DANIEL DUMOULIN
Şili'nin başkenti Santiago'da belediye, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için bir parka, Atatürk'ün sözlerinin yer aldığı rölyefini yaptırdığı bildirildi.
Söz konusu rölyef Aynur Kasabalı'nın seyahatlerden birinde ortaya çıktı.
Geçen yıl bir Güney Amerika ülkesi olan Şili'ye yaptığı seyahatte ilişkin izlenimlerini, şöyle anlattı:
"Şili'nin başkenti Santiago kentinin Belediye Başkanının, kentte yaşayan kişilerin örnek alması için Apoguindo Caddesi'ndeki Novigod Parkı'na, Atatürk'ün, üzerinde bazı sözlerin de yer aldığı rölyefini yaptırdığını fark ettim. O an kendim ve Türklüğümle gurur duydum. O anı kelimelere dökmem imkansız. Zamanım kısıtlı olduğu için Belediye Başkanı ile görüşemedim.
Ancak tercümanım aracıyla yetkililere sorduğumda, Atatürk'ün kentte örnek alındığı, herkesin örnek alması için de bir parka Atatürk rölyefinin konulduğunu öğrendim."
YAZININ TERCÜMESİ
Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazının ise kendisini daha da şaşırttığını ifade eden Kasabalı, yazıda İspanyolca, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır" sözlerinin yazılı olduğunu belirtti.
Kaynak : E-posta kanalıyla Sn. Veysel Dinler
29 Ekim CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN !
Gönderen SABİH SAMUR | 12:39 ÖÖ | Cumhuriyet Bayramı, Sabih Samur, TSK | 0 yorum »Sizlerle şimdiden paylaşmak istedim.
Sabih Samur
Atatürkçüler Olarak Nerede Hata Yaptık?
Metris Konaklama Tesislerimize yeni komşularımız geldi. Tolon Paşa ve Eruygur Paşa. Ergenekon Davası tutuklusu olarak, geçici bir süre aynı tesisleri paylaşacağız.
Hayat çok enteresan.
Yaklaşık iki hafta önce Şener Eruygur’ un “Elit olduk halka inelim” başlıklı sözünden oluşan bir haberi kesip saklamıştım. Haber aynen şöyle: Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Emekli Orgeneral Şener Eruygur, çalışmalarına yeni bir yön verdiklerini belirterek, “Şimdiye kadar belli elit grubun, aydınların, kendi aralarında konuşup, Atatürk sevgisini, Atatürk düşüncesine olan bağlılığını ifade eden bir çalışma yöntemi içerisinde kaldık. Bugün anlıyoruz ki halkımıza derdimizi anlatmamız lazım” dedi.
Ağzına sağlık paşam. Ne güzel özetlemiş ve öz eleştiri yapmış. Hani bar köşelerinde, rakı sofralarında, çay içerken, kahvede ve bilumum yerlerde, “Bu memleket nasıl kurtulur?” muhabbeti yapan bizler yani halk ve halka derdini anlatmaya çalışan paşam.
Sn. Paşam, gönül isterdi ki sizle ve Tolon Paşamla 40 saat kaldığınız Metris’te yüz yüze görüşebilsek, Atatürkçüler olarak nerede hata yaptığımızı, karşılıklı tartışabilseydik, kısmet değilmiş.
Sizler şu an Kandıra’da cezaevindeki koğuşunuzda dinlenirken, bende kendi koğuşumda(Metris’te) bu yazıyı yazıyorum.
Cumhuriyete karşı tehlike olarak gördüğümüz Erbakan serisi partiler; MSP, Refah Partisi, Fazilet Partisi ve onların türevi olan bağrından kopup çıkan AKP, bizler için irticai faaliyet gösteren ve sonu şeriat temelleri üzerine kurulacak olan bir İslâm Cumhuriyetine kadar uzanan bir süreç olarak algılandı.
Bizler bu süreci halk ve elit paşalar olarak izleyip, kendi kendimize ahlayıp, oflanırken, eleştirdiğimiz kesim, gençlik kollarından başlayan disiplinle çok ciddi anlamda çalıştılar ve yapılandılar.
Kendilerini her türlü yetiştirdiler ve cumhuriyetin tüm kurumlarında söz sahibi oldular. Atatürkçüler ise Mustafa Kemal Atatürk’ü bir otomobil gibi restore ederek, şekilden şekle sokmaktan öteye gidemediler.
Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun. En son Cumhuriyet Mitinglerinde, Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını, Türk Bayrağı üzerine basmadık mı? Burada verilmek istenen şekilci mesaj ne idi? Atatürk kalpaklı olursa “Ulusalcı” yani soldan soldan, eğer kalpaksız, başı açık ve sivil kıyafetli bir Atatürk fotoğrafı görürsek, “Milliyetçi” yani sağdan sağdan.
Ne kadar geç kalınmış olursa olsun, yapılması gereken tek şey var. Sabih Samur olarak şahsi kanaatim, bir an önce “Ulusalcı ve Milliyetçi” kelimelerinin birleştirildiği, şekilcilikten ziyade Mustafa Kemal Atatürk’ün ve arkadaşlarının 1923–1933 arasında gerçekleştirdiği mucizevî 10 yılı, yeniden tahlil ederek ve günümüz şartlarına uygulayarak, 2008–2028 projeksiyonu hazırlamak gerekiyor.
Bu projeksiyonun hayata geçirilebilmesi için şu an ilköğretimde okuyan 10.000 başarılı ve gelecek vaat eden öğrenci seçilerek, tüm devlet imkânları seferber edilerek, yurtiçi ve yurtdışı eğitimle, geleceğin Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, Atatürk ilkelerine bağlı ve gönülden inanan kadronun, ülke yönetiminde olması sağlanmalıdır.
Bu kötü günler ama öyle ama böyle geçecek.
Geleceğe bakalım.
KÜRT AÇILIMI'NIN İÇERİĞİ
Gönderen SABİH SAMUR | 12:20 ÖÖ | AKP, Bursa Nutku, DTP, Kürt Açılımı, Kürt Çalıştayı, Kürt Sorunu, Mustafa Kemal ATATÜRK, PKK, Sabih Samur | 0 yorum »8 bakanlık, atacağı adımları tek tek belirleyip Başbakan'a sundu.
MGK üyesi bakanlar da maddeleri tartıştı.
İşte o maddeler:
1. Suça karışmayanlar 3 ay rehabilitasyonla serbest kalacak.
2. Suça karışıp pişman olan 5 yıl gözetim altında tutulacak.
3. Kürtçe ilköğretim ve lisede seçmeli ders olacak.
4. Q,W,x alfabeye dahil edilecek.
5. Mahmur kampındaki Türkler getirilecek.
6. Kürtçe yer isimleri iade edilecek.
7. Devlet, Kürtçe yayınları destekleyecek.
8. Devlet Tiyatroları "Mem u Zin"i oynayacak.
9. Kütçe Kuran mealini devlet bastıracak.
10. Devlet dairelerinde Kürtçe tercüman bulunacak.
11. "Ne mutlu Türk'üm diyene" yazıları yenilenmeyecek.
12. İlköğretim andı kaldırılacak.
13. Karayollarına Kürtçe levhalar konulacak.
Yorumu sizlere bırakıyorum.
Hayırlı bayramlar diliyorum.
Not: Günde 3 defa,sabah, öğle ve akşam aç karnına Atatürk'ün Bursa Nutku'nu okuyun. Faydasını göreceksiniz. Ne açılım kalır ne de İrtica. Rahat olun!
Sabih Samur
Yeni Alanya Gazetesi'nden Gelen Yanıt
Gönderen SABİH SAMUR | 10:44 ÖS | Ferit Kesen, Sabih Samur, Yeni Alanya Gazetesi | 0 yorum »SABİH BEY MERHABALAR,
BAZI TEKNİK AKSAKLIKLAR NEDENİYLE YAZILARINIZ BİRAZ GEÇ YAYINLANDI. SON YAZINIZ DA YAYINLANDI. ANCAK BU SİTEM YAZINIZI TAKDİR EDERSİNİZ Kİ GAZETEMİZDE YAYINLAYAMAYIZ. MÜMKÜNSE SİZDEN YENİ YAZILAR BEKLİYORUZ. BUNDAN SONRA YAZILARINIZ, GÖNDERDİĞİNİZ GÜNÜN ERTESİ, YA DA EN GEÇ BİR GÜN SONRA GAZETEMİZDE YAYINLANACAKTIR.
SELAM VE SAYGILARIMLA
FERİT KESEN
Genel Yayın Müdürü
Gönderme tarihi:
07 Eylül 2009 Pazartesi 15:55:36
Gazeteme Sitemim
Gönderen SABİH SAMUR | 11:27 ÖS | Ahmet Türk, Ajda Pekkan, Altemur Kılıç, CHP, Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, DTP, Kürt Sorunu, Mehmet Ali Dim, MHP, Osman Baydemir, Sabih Samur, Sezen Aksu, TSK, Yeni Alanya Gazetesi | 0 yorum »İnsan hiç kendisine fikirlerini okuyucularla paylaşması için köşe açan gazetesine ve onun yönetimine ve yazı işlerine sitem eder mi? Ve ya hangi şartlarda eder?
Sn. Mehmet Ali Dim fırsat bulup da okuduğunda eminim çok şaşıracak ve her zaman ki gibi bu yazımı da sansürsüz yayımlatacaktır.
2006 yılında Sn. Dim ve onun aracığıyla Sn. Altemur Kılıç büyüğümüz ile tanıştırılmamızın ardından, çok büyük kesiklik olmadan 3. yıldır zevkle ve gurur duyarak sizlere Yeni Alanya Gazetesi’ndeki köşemden ulaşıyorum.
Bu ulaşma maalesef gecikmeli oluyor(!)
Heyecanla ve gerçekten gündemi yakaladığıma inandığım yazımı, yaklaşık 3.(Üçüncü) hafta sonunda ve en son Sn. Dim’i cep telefonundan, olur olmaz bir saatte (her hangi önemli bir toplantısına, tabiri caizse bodoslama girerek) arıyorum.
Neden yazımın çıkmadığını sorduktan sonra sağ olsun her zamanki nezaketi ile (amatör heyecanımı ve vatan sevgimi bildiği ve anladığı için) “İlgileneceğim Sabih’ciğim” diyor.
Ve yazı ertesi gün yayımlanıyor.
“Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve Kürtçülük Nağmeleri” başlıklı bir yazıyı yine yaklaşık 20 gün önce göndermeme rağmen ancak C.tesi günü yayımlandı!
Ha çok mu önemliydi?
Evet bence önemliydi!
Çünkü bu yazı yazılıp, e-posta olarak yazı işlerine gönderildikten iki hafta sonra Sezen Aksu gündeme bomba gibi düştü ve Sn. Başbakan ile açılım konusunda telefon trafiğine girdi.
Zeki bir gazete yönetimi köşe yazarını sahiplenerek bu konuyu gerekirse ön sayfaya taşır ve hatta manşete dahi çıkararak Alanya’daki yöresel bir gazetenin gündemi nasıl ve oluşumu takip ederek önceden yakalayabildiğini bütün Türkiye’ye ispat edebilirdi.
Bugün sadece 12-15.000 adet gibi gözüken tiraj genel ağ (internet) sayesinde inanılmaz boyutlara ulaşmakta konu Alanya’dan çıkmaktadır. (Çağ büyük düşünebilenlerin çağı olacak).
Sonuç olarak her şey vatan için.
Birileri kalkmış gözümüzün içine baka baka Federasyona doğru giden “Kürt Açılımı” adlı sürece sıcak bakmamızı isterken,
Askerin anlam veremediğim sessizliğini buruk bir şekilde izlerken,
Defalarca eleştirdiğim Sn. Devlet Bahçeli Memleketin Umudu ve tek tutanağı haline gelmişken,
Sn. CHP’nin Deniz Baykal’ı dik bir duruş sergiler gibi yaparken,
DTP ve Ahmet Türk zafer şarhoşluğu içinde; yakın gelecekte kurulacağından emin oldukları Kürdistan’ın başına Osman Baydemir’i mi yoksa Teröristbaşı Abdullah Efendi’yi mi? Getirmeliyiz diye düşünürken,
Bizde yazılarımızın neden zamanında çıkmadığını sorgulaya duralım.
Sorgulayalım ki bir NEFES daha bunlarla mücadele edebilsin!
İşiniz zor Sn. Mehmet Ali Dim!
Siz kalkın kişiye köşe verin sonrada köşenizi işgal eden bu kişiden sitem kabul edin.
İşte Yeni Alanya Gazetesi’nin ve Sn. Mehmet Ali Dim’in farkı !
En içten sevgi ve saygılarımla
Türkçe Kalın!
Sabih Samur 23 Ağustos 2009 Pazar 08:00
Gen. Kur. Bşk. İlker Başbuğ'un MESAJI
Gönderen SABİH SAMUR | 11:42 ÖÖ | AKP, Genel Kurmay Başkanı, Kürt Sorunu, Mehmetçik, Mustafa Kemal ATATÜRK, PKK, Sabih Samur, TSK | 0 yorum »Zafer Haftası, 26 Ağustos 1922 günü sabahı KOCATEPE'den yapılan topçu ateşleriyle başlar ve 9 Eylül günü Türk Ordularının İzmir'e girişi ve İzmir'in kurtuluşu ile sona erer.
ATATÜRK, Büyük Taarruz'u ve Büyük Zafer'i şu şekilde anlatır:
"Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar kesin neticeli ve bütün tarihe, yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yön vermekte kesin tesirli böyle bir meydan muharebesi hatırlamıyorum. Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı."
Büyük Taarruz ve Büyük Zafer, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşu ve gelişimine yol açan devrimin başlangıcıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK'ün yoksul bir halktan hem bir ordu hem de bir millet yaratarak gerçekleştirdiği bu inanılmaz devrim, Türkiye Cumhuriyeti'ne laik, sosyal, demokratik ve hukuk devleti niteliklerini kazandıran bir devrimdir.
Bu eşsiz zaferi kazandıran ve devrimi geçekleştiren başta Başkomutanımız Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere bu mücadelede hayatlarını kaybeden ve bugün o eşsiz zaferin kazanımlarını yurdumuzun her karış toprağında canlarını vererek koruyan aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Anayasa'nın değiştirilmesi teklif bile edilemez olan 3'üncü maddesinde ifade edildiği gibi "Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir." Türk Silahlı Kuvvetleri, ATATÜRK tarafından bizlere emanet edilen ve Anayasa'nın 3'üncü maddesinde de belirtildiği şekilde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus-devlet ve üniter-devlet yapısının korunmasında taraftır ve taraf olmaya da devam edecektir.
Ülkelerin ve milletlerin bütünlüğünün korunmasının bir bedeli vardır. Türk Silahlı Kuvvetleri; bu bedelde kendisine düşen tarihi görev ve sorumlulukların bilinci içerisindedir.
Bugüne kadar bölücü terör örgütü ile mücadelesinde 5003 evladını şehit veren Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa ve yasalar çerçevesinde, bölücü terör örgütüne karşı bugüne kadar dünyada eşine hiç rastlanmayan bir başarı ve özveriyle yürüttüğü mücadeleye bundan sonra da artan bir kararlılıkla devam edecektir.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölücü terör örgütüne karşı yürütülen mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, güvenlik alanının dışında kalan ekonomi, sosyo-kültürel ve uluslararası alanlarda da devlet tarafından gerekli tedbirlerin alınmasının önemli olduğuna inanmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu konularla ilgili görüşleri bilinmekle birlikte, emsalsiz Büyük Zaferi kutladığımız bu hafta münasebetiyle, bu konulara ilişkin düşünce ve duruşumuzun bir kez daha ifade edilmesinde yarar görülmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri;
- Ulus-devlet ve üniter-devlet yapısına hiçbir gerekçeyle zarar verilmesini kabul edemez.
- Kültürel farklılıklara saygılıdır. Ancak kültürel farklılıkların siyasallaştırılmasını, başka bir ifadeyle siyasal temsil aracı olmasını, toplumsal siyasal kimlik unsuru haline getirilmesini, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası içinde mümkün göremez.
- Terör örgütü ve destekleyicileriyle ilişki kurulmasına yol açabilecek hiçbir faaliyet içinde bulunamaz.
- Demokrasinin sunduğu fırsat alanlarını kullananların, bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkını hedef alan terör faaliyetlerini hiçbir nedenle hoş görmelerini kabul edemez.
- Usul ve yöntem esası belirler, noktasından hareketle takip edilecek usul ve yöntemlerde özenli olunmasının gereğine inanır.
- Her konuyu tartışabilme özgürlüğünün, devletin varlığını riske sokacak, ülkeyi kutuplaşmaya, ayrışmaya ve çatışma ortamına sokacak konuları içermemesi gerektiğine inanır.
Türk Silahlı Kuvvetleri; Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri olan laiklik, demokrasi, sosyal ve hukuk devleti ilkelerine yürekten bağlılığı, üstün disiplin anlayışı, köklü gelenekleri, itidalli ve kararlı yaklaşımı, hepsinden önemlisi Türk milletinden aldığı güçle dün olduğu gibi bugün de ve yarın da üstlendiği her görevi başarıyla yerine getirmeye devam edecektir.
Şüphesiz ki; "Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye'dir."
Türkiye Cumhuriyeti, bulunduğu hassas coğrafyada birlik ve ülkesine sadakat içinde vatanını ve milletini seven insanlarıyla çağdaş toplumlar arasında hak ettiği yeri almalıdır.
Aziz Türk milletinin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarının Zafer Haftasını en içten dileklerimle kutlarım.
Federasyon umudu olanlara ve teşvik edenlere yanıtımız
Gönderen SABİH SAMUR | 11:39 ÖS | Ahmet Türk, Devlet Bahçeli, DTP, Kürt Sorunu, MHP, Sabih Samur, TSK | 0 yorum »Genel Kurmayın Bahçesindeki Heykelin hikayesini bilmeyenlere...
Gönderen SABİH SAMUR | 1:04 ÖS | 0 yorum »Fevzi Çakmak'tan sonra Genel Kurmay Başkanı olan Kazım Orbay'da aynı tavrı sürdürür.
Meclis Araştırma komisyonu kararından sonra dava açılır ve 1947 yılında emekli olan kahraman Mustafa Muğlalı Paşa yargı önüne çıkarılır.
Alıntıdır
Çek Mağdurları
Gönderen SABİH SAMUR | 11:28 ÖÖ | Karşılıksız Çek, Metris Tutukevi, Şu Metrisin Önü | 2 yorum »Ajda Pekkan,Sezen Aksu ve Kürtçülük Nağmeleri
Gönderen SABİH SAMUR | 11:57 ÖS | Ajda Pekkan, Bora Gencer, Bozkurt İlham Gencer, Sabih Samur, Sezen Aksu, Türkçe | 0 yorum »Bizler sanırım yirmili yaşlarda iken içki olarak Malibu modası vardı. Süt katılarak içiliyordu.
Viskinin ve cinin tahtını sallar olmuştu. Sert ağabeyler bile tatmadan geçemiyorlardı,
Malibu’yu.
Gel zaman git zaman tavernalar yerini türkü barlara bıraktı. Tekrar türkülerimiz moda oldu.
Ama eski tadında değil. Daha bir isyankâr!
Türkülerde TC’ye küfretmek moda oldu.
Et edebildiğin kadar!
Yetmedi, Türkçe küfür etmek sıktı. Modernleşen ve demokratikleşen Türkiye’de yöresel dillerle küfür etme arzusu pekişti ve dile geldi.
Nasılsa demokrasi vardı; yapıştır türküyü. Gitsin gidebildiği kadar.
Artık Malibu yerini Votka ve Enerji içeceğine bırakmıştı.
Çek votkayı, sarıl sazın tellerine, çek zıgıtını, gelsin Şammami…
Halkların kardeşliğinden, açılımlardan dem vurma zamanıydı.
Bir vatanda kaç tane halk oluyorsa?
Gün geldi zamanın hanımefendileri, bu vatanda ekmek yiyenler,su içenler baktılar ki trend denen bir şey var bu diyarda.
Ve bu trend; Kürtçülük edebiyatı yapmak, Kürdistan geyiği, Federal kardeşlik…
Gün geldi “Aman Petrol” parçasını söyleyen bacı kalktı modaya uydu ve Kürtçe parçasını patlattı. Bir anda yaşamından varlığı dahi olmayan gençler tarafından hayran kitlelerine sahip oldu. Tozlanmış raflarda yer alan CD’lerde satışlar görüldü.
Kod adı: “Minik Serçe” olan ve bir zamanlar Halit Kıvanç tarafından duru Türkçesinden dolayı yere göğe sığdırılamayan “Sen Anlama”nın mimarı Sezen Aksu’da durur mu?
O da Kürtçe söylemenin dayanılmaz hafifliğini keşfetti. Yaşasın Kürtçe okuyanlar!
Geçenlerde İlham Gencer’in mahkeme kararıyla “Bozkurt” adını alışını okudum Yeniçağ Gazetesi’nde. Bozkurt İlham Gencer, Bora Gencer’in babası.
İkisi de sözüyle, duruşuyla birer Türk Milliyetçisi.
Türk oğlu Türk.
Ticari kaygıları aşmış, trend peşinde koşmayan gerçek sanatçılar.
Bu Memleketin Evlatları…
Ne diyelim Votka-Enerji karışımını yudumlarken, yarın kimlere kandil mesajı çekeceğinin hesabını yapan, bir taraftan da Kürtçe ezgisini mırıldanan, trend kovalayan sanatçılarımıza, Büyük Üstâd Altemur Kılıç büyüğümün mesajına kulak vermelerini, salık veriyorum.
“süperliği, starlığı” mazide kalmış, “minikliği, serçeliği” kalmamış şarkıcılar zamana uymak için Kürtçe şarkılar söyler oldular…
Kürtlerin Kürtçe konuşmaları ve Kürtçe şarkı söylemeleri iyi de, bu kadınlar neden, şimdi bu şovları yapıyorlar?
Yeni moda -bu- zaman ve zemin, çok müsait!”
Hoşça kalın
Türkçe kalın
Sabih Samur
Ağızlarında CIA soslu yalan lokması büyüyor!
Gönderen SABİH SAMUR | 11:51 ÖS | AKP, Cumhuriyet Gazetesi, Fethullah Gülen, Genel Kurmay Başkanı, Kürt Sorunu, Necati Doğru, Tayyip Erdoğan, TSK | 0 yorum »Prof. Emre Kongar, Cumhuriyet Gazetesi’nde 4 Ağustos Salı günü yazdığı yazıyla bana destek verdi.
Kendisine teşekkür ederim. Yüreklendirici bir yazı yazdı, “unutmayalım” çağrısı yaptı.
Bugün 55 gün oldu.
Belgenin gerçeği bulunamadı.
Sahteyi yazan da yakalanmadı.
Orduya çamur atılmış oldu.
“Kim yazdı sahte belgeyi?”
55 gün önce sorulan bu sorunun cevabını; sivil savcılar arayacaklar, tarayacaklar; çabalayıp uğraşacaklar, her türlü engeli aşarak bulacaklardı.
Bulmak zorundaydılar.
Hepimiz bekliyorduk.
TC ordusunda darbeciler var mıydı? Varsa kimlerdi? Albay Dursun Çiçek ve diğer albaylar, gerçekten Genelkurmay’ın görevli oldukları dairelerinde “iktidar partisi AKP ile Gülen Cemaatini bitirme” adı altında bir darbe planı hazırlamışlar mıydı?
Askeri savcı, 12 gün araştırdı.
Bu belge sahte dedi.
Görev sivil savcılara geçti.
Ülkenin Başbakanı Tayyip Erdoğan da olayı şimdi sivil savcıların araştıracağı, belgenin aslının bulunacağı, davanın peşini bırakmayacakları sözünü verdi.
Bugün 55 gün doldu.
Belgenin gerçeği bulunamadı.
Sahteyi yazan yakalanamadı.
Başbakan da sözünü unuttu.
Belgenin aslını ne arayan, ne soran, ne takip eden kaldı. 55 gün içinde Yüksek Askeri Şûra’nın her yıl yapmakta olduğu “terfi toplantı günü” de çıkıp geldi. Bunun üzerine “yalana dalkavukluk katmayı” gazetecilik, aydın kişi olma, demokrat diye çağırılma sananlar hep bir ağızdan yine yazdılar:
Terfi edemedi!
Albaydı, albay kaldı.
Dursun Çiçek’in albaylıktan, deniz piyade amiralliğine terfi edememesinin nedenini “belge dedikleri sahte kâğıt parçasının altında imzası olmasına” bağladılar.
Yine yalan yazdılar.
Halkı aldattılar.
Albay Çiçek’in rütbe alamamasının nedenini Genelkurmay, internet sitesine bilgi notu olarak koymuş, şunu yazmıştı: Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda “sadece 1 adet deniz piyade amiral kadrosu” vardır ve buraya da atama geçen yıl yapıldı.
İktidar yandaşı gazete ve TV’lerde köşe, itibar, mevki, makam ve para bulanların ağızlarında büyüyen yalan lokmasının CIA sosu ile lezzetlendirildiğine, her geçen gün, biraz daha fazla inanıyorum.
Çünkü bugün 55 gün doldu.
Belgenin gerçeği bulunamadı.
Sahteyi yazan yakalanamadı.
Başbakan verdiği sözü unuttu.
Belgenin aslını ne arayan, ne soran, ne takip eden kaldı. Ağızlarında CIA soslu yalan lokması büyüyor!
Unutmayın!
Hep sorun!
Kim yazdı sahte belgeyi?
Rejisor kim?
O rejisör mü şimdi “Kürt ile Türk’ü barıştırma açılımları” yaptırıyor? Bu demokrasi açılımlarını; CIA soslu yalan lokması hazırlayan o rejisör yaptırıyorsa; bu lokmayı ne Kürt yutar, ne Türk! Bu CIA soslu yalan lokmayı; ne Kürt yutmalı, ne Türk!
Necati Doğru
Kaynak : İlk Kurşun Gazetesi
Ayrıştırmak isteyenlere
Gönderen SABİH SAMUR | 12:22 ÖÖ | Devlet Bahçeli, Kürt Çalıştayı, Kürt Sorunu, MHP, Sabih Samur | 0 yorum »KÜRT ÇALIŞTAYI
Gönderen SABİH SAMUR | 10:59 ÖS | Atatürkçü Mim Haber Dergisi, DTP, Kürt Çalıştayı, Kürt Sorunu, PKK, Sabih Samur | 0 yorum »Asteğmen Samur, Tatvan 1990
Gönderen SABİH SAMUR | 10:41 ÖS | Asteğmen, Ayhan Güneş, Sabih Samur, TSK | 1 yorum »Bozkurt sırtlan mı oldu?
Gönderen SABİH SAMUR | 12:33 ÖÖ | Bozkurt, Cumhuriyet Gazetesi, Ergenekon, İlhan Selçuk | 0 yorum »Ergenekon destanı, adı üstünde destan...
Geçmiş yüzyıllarda, tarihin derinliklerinde, Çin-i Maçin’de yaşanıp ağızdan ağıza tevatürle beslenen bu destan, biz Türkler için önemli mi önemli bir anlam taşıyor...
Neden?..
Çünkü Ergenekon’un bozkurt olduğu üzerine geçmişten bugüne bir fikir birliği var...
Söylenceye göre bir çıkmaza saplanan Türklerin önüne bir bozkurt düşüyor...
Yol gösteriyor...
Daha başka deyişle kurtarıcımız, rehberimiz, kılavuzumuz bozkurt...
Ergenekon yalnız eski zamanlarda Çin-i Maçin’de mi yaşandı?..
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda Türklere kim yol gösterdi?..
Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti nasıl kuruldu?..
Atatürk’le ikinci Ergenekon destanını tarihimize yazdık...
Doğrusu ya ulusların destanlara gereksinmesi var dır...
Yalnız biz de değil başka ülkelerde de toplumların geçmişini güzelleştirip insanları bütünleştiren masalsı öykülerin işlevi büyüktür;
bu efsanelerde düş ile gerçek, tarih ile hayat birbirine karışır, kuşaktan kuşağa aktarılan bilincin zincirleme mirasında insanlar birbirlerine bağlanır;
ulusal istenç elle tutulacak kadar somutlaşır, onurlu birlikteliğin gücünde geleceğe dönük el ele yürüyüşün ayak sesleri bugünden duyulur...
Ergenekon’un da Türklerin tarihinde ve bilincindeki işlevi buydu...
Ama, ne oldu?..
Kim Ergenekon’a düşmanlaştı?..
Kim Ergenekon destanını geçmişimizden söküp güncel politikanın pisliğine, rezilliğine, haksızlığına, hırsızlığına alet etmek için yaşadığımız iğrenç tertibi tezgâhladı?..
Ergenekon bugün neyi vurguluyor?..
Bozkurtu mu?..
Tilkiyi mi?..
Çakalı mı?..
Sırtlanı mı?..
Yılanı mı?..
Kertenkeleyi mi?..
El ele, onurlu bir toplum gibi geleceğe yürüyüşü mü?..
Yoksa kutsal İslamı kullanıp Türklüğün köküne kibrit suyu ekmek isteyen bir güruhun Türkiye’yi parçalamak isteyen dış kökenli tezgâhını mı?..
Tarihimize kara çalarak, destanlarımızı kirleterek, hırsızlık, dolandırıcılık, üçkâğıtçılık, sahtekârlık üzerine yükseltilen deniz feneri rejiminin iktidar tezgâhı Türkiye’yi hiçbir yere taşıyamaz, çukura gömer...
Ne kadar kirletip pisletmeye çalışsalar da Ergenekon destanı bugün de ulusun var oluşunda gerekli işlevini yerine getirecektir...
İlhan Selçuk/Cumhuriyet
Abdullah Öcalan Eski Söyleme göre; TERÖRİSTBAŞI Yeni Söyleme göre; TC’ye YOL HARİTASI SUNUCUSU
Gönderen SABİH SAMUR | 9:32 ÖS | ABD, Ertuğrul Özkök, PKK, Sabih Samur, Teröristbaşı Abdullah Öcalan, TSK | 0 yorum »İnsanların vazgeçilmezleri vardır; tuttuğu takım, kullandığı araba markası, okuduğu günlük gazete gibi.
Gün gelir o vazgeçemediğin, kendini bildin bileli okuduğun ve inandığın gazetenin kaptanının
Senin vatan, bayrak ve devlet anlayışınla ilgili tamamen zıt düşüncelere sahip olduğunu geçte
olsa fark edersin.
Evet, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sn. Ertuğrul Özkök’ten bahsediyorum.
Bizi “İmralı’da Hareket Var” başlıklı yazısıyla aydınlatan Yüce İnsan…
Yüce İnsan Ertuğrul Özkök’ün köşesinden bize ilettiklerine göre;
12 ve ya 19 Ağustos tarihlerinden birinde İmralı’daki konutunda istirahat eden Abdullah Öcalan tarafından 4 bölümden oluşacak bir “Çözüm Planı” , diğer adı ile “yol haritası”
açıklanacakmış.
Eski adı “Terörist başı” olan ama bu adını unutmamız gerektiğini bize hatırlatan Ertuğrul’a göre, Yol Haritası Sunucusu Abdullah Öcalan, Avukatlarının anlattığına göre bu güne kadar 1.000’e yakın kitap okumuş.
Bunlar arasında Hegel ve Derida gibi düşünürler de varmış.
Sağlık durumu iyiymiş.
Devrimci testislerinde prostat sorunu ve kulaklarında çınlama varmış.
Günde bir saat havalandırmaya çıkma hakkına sahipmiş.
Ancak çıktığı avlu çok darmış.
Duvarları çok yüksek olduğu için sadece biraz gökyüzünü görebiliyormuş.
Kaldığı bölmede küçük bir pencere varmış.
Ancak bu pencere de havalandırmaya bakıyormuş.
Yahu inanın kahrımdan bir büyük şarap açıp Ertuğrul’u da karşıma alıp Abdullah’a olan üzüntümden içeceğim.
Ah be sevgili Apocan kimler koydu seni oralara? Neden koydular?
Biz ne unutkan milletiz? Hatırlayamıyorum!
30–35 bin şehitten bahsediyorlar, herhalde onlar intihar filan etti yani senle alakası yok sanırım.
Az kalsın bu devlet seni yanlışlıkla asıp kahraman yapacaktı.
Sonra birileri, seni gününde açılmak üzere İmralı adlı kutuya koydu. Şimdi gününün geldiğini düşünenler seni bu kutudan çıkararak Nobel ödülü de alacak olan bir Özgürlük Savaşçısı yarattıklarını düşünüyorlar.
Ertuğrul diyor ki;
“Ben Öcalan’ın yaptığı açıklamayı merakla bekliyorum.
Çünkü hâlâ şuna inanıyorum.
Kürt sorununun çözümünde onun çok önemli bir rolü vardır.
Türkiye’nin bugüne kadar Öcalan’la gerçekçi bir ilişki kurmaya çalışmamasını tarihi bir yanlışlık olarak görüyorum.
Biliyorum şehitlerin, gazilerin acısını unutmak, unutulmasını istemek insanın içine sindirebileceği bir duygu değil.
Ama “hatırlamakla” “unutmamak” arasında çok önemli bir fark var.
Acıları hatırlayalım, ama bazı şeyleri de unutalım.”
Bu beyin yıkama propagandasından etkilenebilecek Türk Evladı olduğunu zannetmiyorum.
Türkiye, Ertuğrul Özkök’e rağmen ve aynen başında bulunduğu Hürriyet Gazetesi’nin logosunun hemen sol tarafında yer alan spotta belirtildiği gibi Türklerindir.
“Türkiye Türklerindir”.
Bu Türkler ki şu an yapılan ve yapılmak istenen her türlü tezgâhın farkındadırlar.
Amerika’nın BOP adı altında uygulamaya çalıştığı ve sahibinin sesi sıfatıyla Terörist başı ve bebek katili Aponun ağzı ile önümüze konulacak olan çözümün kibar adı “DEMOKRATİK ÖZERKLİK”tir.
Yeni Osmanlılar gazı ile sanki Ortadoğu’da daha güçlü ve büyük bir Türkiye hayali önümüze koyulurken, perdenin arkasında ise “Birleşik Kürdistan Cumhuriyeti” yatmaktadır.
Bunu temel taşı ise Özerklik ve Federal yapılanmadan geçmektedir.
Özetle Sevgili Ertuğrul Özkök bu vatan sahipsiz değil ve bu vatanın sahipleri uyumuyorlar.
Eğer TC bir vatan haininden medet umuyor gösterilmeye çalışılıyorsa ve birileri bunun basın sözcülüğünü yapıyorsa, TC’nin gerekli birimleri devreye girecektir.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Saygılarımla
Sabih Samur
Sağ olasın Facebook denen zımbırtı
Gönderen SABİH SAMUR | 11:05 ÖS | Altemur Kılıç, Facebook, Ömer Faruk Köylü, Sami Çaycoşar, Yeni Alanya Gazetesi | 0 yorum »Yaklaşık iki haftadır Yeni Alanya Gazetesi’ne yazı yazamıyorum.
Çok istediğim halde iş güç nedeniyle, Türkiye’nin ve dünyanın gündemi inanılmaz yoğun olmasına ve aslında izlememe rağmen bir türlü elim tuşlara gitmedi.
Sadece Sn. Sami Çaycoşar’a hakkımda yazmış olduğu yazıya teşekkür niteliğinde bir yorum ve Sn. Altemur Kılıç’a da yine bir yazısından dolayı yorum gönderebildim.
Ama bu gece gelen bir e-posta beni o kadar duygulandırdı ki yazmadan duramadım.
Zaman zaman, hele hele yaşta ilerledikçe sizden yaşça genç olanlara, nasihatler verirsiniz.İstersiniz ki sizin hayat tecrübelerinizden (aynı hataları yaşamadan) faydalansınlar.
Bazen sizin için belki çok önemli olmayan tamamen iyi niyetle verilen birkaç öğüt,karşı taraf için, öğüdü alan için bir yol haritası olabiliyor.
Gece vakti gelen aşağıdaki e-postada olduğu gibi…
“Faruk seni Facebook'ta arkadaş olarak ekledi.
Facebook'ta arkadaş olabilmeniz için Faruk'u tanıdığını onaylaman gerekiyor.
Faruk,
"Merhabalar abi.. siz alon da iken sizinle çalışmıştım, bana fikirlerinizle yol gösterip abilik yapmıştınız...
şimdi okulu bitirdim , gıda mühendisi oldum...
sizinle tekrar irtibata geçmek, görüşmek isterim....
ömer faruk köylü/ alanya."
diyor.
Teşekkürler,
Facebook Ekibi”
Seneler önce birlikte çalıştığım genç kardeşim Faruk’u bana ulaştırdı bu e-posta.
Bir arkadaşımın beni sisteme dâhil etmesi ile tanıştığım ve dalga geçtiğim, küçümsediğim Facebook sayesinde oldu bu buluşma.
Sağ olasın Facebook denen zımbırtı.
Sevgili Faruk umarım çizmiş olduğun hayat yolunda başarılı olursun.
Türkiye’nin yetiştirdiği güzide bir Gıda Mühendisi olarak öncelikle seni yetiştiren Alanya’ya olan borcunu yine Alanya’da çalışarak ödemeni arzu ederim.
Çok daha iyi yerlere yürüyeceğine eminim.
Yolun ve bahtın açık olsun.
Sabih Samur
DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN ÇAĞLAYAN'A...
Gönderen SABİH SAMUR | 2:29 ÖÖ | Doğu Türkistan, Saadet Partisi | 0 yorum »Saadet Partisi, Müslüman Doğu Türkistan halkına uygulanan katliam ve zulmü protesto etmek için 12 Temmuz Pazar günü Saat 17:00’de Çağlayan Meydanında, Doğu Türkistan Vakıf ve Dernekleri ile sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla,
“DOĞU TÜRKİSTANA DESTEK, ÇİN ZULMÜNÜ TEL’İN MİTİNGİ” yapacaktır.
Bütün vatandaşları mitinge katılmaya ve Doğu Türkistan Halkına destek vermeye davet etmektedir.
Vahşet Doğu Türkistan’da
Acısı yüreğimizde …
Kaynak: Mustafa EROL (mustafaeroll2008@gmail.com) adına yenidenturkiyem@googlegroups.com
Zalimlik, insanlık dışı yapılan olaylar bu sefer de Çin'de cereyan ediyor. Ancak haber Türk-i Cumhuriyetlerinde daha güçlü duyuluyor. Maalesef İnsan Hakları ve dünya devletleri Doğu Türkistan davasına oldukça uzak kalmakla yetiniyor. Bu insanlık suçuna her nedense Müslüman-Türk aleminde hunharca, alçakça uygulanmaya devam ediliyor. Doğu Türkistan'da uygulanan soykırım beni derinden yaralayıp, derinden üzdü sevgili okurlar. Endişe içinde tv, radyo, İnternette takip ediyorum. Daha evvel Filistin,Bosna Kosova,Irak. Şimdi ise daha evvelden soykırıma mağdur kalan ve dünya basınında yer bulmayan, toprakları gasp edilen Doğru Türkistan'a kulak vermek, el vermek, yürek vermek gerekiyor.
Şimdi Dünya acaba? biz sözde Kürdistan federe devletini tanımadığımız için midir nedir? Doğu Türkistan'a kulak kesilmiyor, anlamak gerekli, meseleyi özünden kavramak gerek. Doğru Türkistan’da Genç, ihtiyar, yaşlı, kadın demeden katledilmekte, bunun adı savaş mı yoksa soykırım mı sorarım sizlere sevgili dostlar. Onlara göre savaş ama mazlum Müslümanları katletmek, soykırıma uğratmak, nasıl bir savaş ben bunu anlayamıyorum…
Sonuç olarak bütün Türk siyasetçilerini, Türk Halkını, dernek, vakıf, yaza,r çizer,vicdanlı insanları, toplum mühendislerini, bu kanı durdurmak adına Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi adına sağ duyuya çağırıyorum. Necip Türk Halkını ve (Türk aydınlarını) sömürgeci Çin mallarına ambargo koyma noktasında birlikte hareket etmeye çağırıyorum. Çağrımız Türk İslam birliğine, dirilişedir. Bu kanı durdurmazsak yarın,hiç acımadan katledilen kandaşlarımızın kan kardeşlerimizin durumuna düşeceğimizden endişe ederim. Bu anlamda sayın başbakanımızdan çok samimi ve ciddi anlamda çıkışlar beklemekte ve bir “one minute” daha duymak istemekteyiz.
Kimimiz internette facebookta, kimimiz msnde, kimimiz haber sitelerinde, kimimiz kahvede, kimimiz camide, kimimiz dışarıda, arkadaş ortamlarında bu sıkıntılarımızı,
Doğu Türkistan davamızı anlatmakla yükümlü olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
Artık öbek öbek olmaktan vazgeçip bir bütün olma zamanı gelmiş geçmiştir sevgili arkadaşlar. Türk birliğine ne kadar ihtiyacımız olduğunu, bunun sancılarını dünyanın dört bir yanından görsel biçimde görmekteyiz.
Arkadaşlar yapılan soykırımı kınama noktasında bir protesto gerçekleştirilecektir. Bana gelen iletiyi sizinle paylaşıp yazımı bu anlamda noktalamak istiyorum..
Sağlıcakla, mutlu kalın, ancak duyarsız tepkisiz kalmayın...
Cuma Beyazıt Camisinde Protesto İSTANBUL, 10 TEMMUZ CUMA BEYAZIT CAMİİ CUMA NAMAZI ÇIKIŞI BEYAZIT MEYDANINDA DOĞU TÜRKİSTAN DERNEĞİNİN DÜZELEMİŞ OLDUĞU PROTESTO EYLEMİNİ TÜM HALKIMIZ DAVETLİDİR!!!
Bir millet unutuldu, Kızıl Çin’de.Bu yara durmaz, kanar içimde.Dünya, gözünü açsın da görsün.Doğu Türkistan, hangi biçimde?
yasinkaragozlu@hotmail.com