2008’de Türkiye’de yaşayan üç kişiden sadece birinin sicilinin temiz olduğunu biliyor muydunuz?
O birin de ticaret için yeterli yaş grubunda olmadığı için temiz kaldığını? Şaka gibi.
1980 yılından beri belki de daha önceki yıllardan bu yana işlenmiş suçların sile beraber peşi sıra bugünlere kadar geldiğini ve tabiri caiz ise kirli bir olduğunuzu biliyorsunuzdur.
Düşünün bundan 5 sene evvel ticaret yapmışsınız ve çekiniz yazılmış. Zaman geçmiş durumunuz düzelmiş tekrar ticaret yapacaksınız ne mümkün? Bankalar nezdinde kirli bir kişi olarak ne çek karnesi, ne kredi ne de kredi kartı alabilirsiniz. Çünkü siciliniz bozuk.
Hal böyle iken Türkiye’de kendi ismi ile iş yapabilen, parmak sayısı kadar az. Ne oluyor peki?
Ne kadar akraba veya arkadaş çevresi varsa temiz, adı kirlenmemiş onlara müracaat. Çünkü senin adının bir geçerliliği maalesef yok.
Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin önüne yepyeni, tertemiz bir sayfa açmaları gerekiyor.
Ticaret ile uğraşan daha doğrusu legal olarak uğraşamayan kişilere bu imkânın tanınarak iş ve işlem hacminin arttırılması gerekiyor. Bunun da çözümü TBMM’den geçiyor.
TBMM, Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinden ziyade, (elalem diyor diye değil) ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda Sicil Affı’nı bir an önce çıkartmalı ve yürürlüğe sokmalıdır.
Bunu takip eden bir sonraki adımda “Ticari Suçlardan Ötürü Özgürlüğü kısıtlayan maddelerin devre dışı bırakılması” olmalıdır.
Örneğin,36.500 YTL tutarında karşılıksız bir çek için 365 GÜN hapis yatmak gerekmektedir. Borç ödenmediği gibi alacaklı ve borçlu karşılıklı olarak hiçbir sonuca varamamaktadır.
Ticarette kaybedilen maddi kayıp, itibar ve ismin yine ticaret ile giderilebileceği gerçeği göz önünde bulundurularak, şahıs ve kurumların birbirlerine olan borçlarını kurulacak olan (konuya çok iyi hâkim) İhtisas Mahkemeleri ile garanti altına almaları sağlanmalıdır.
Türkiye’nin krize doğru koşan bir dünyada, ticaret erbabına, esnafına, işadamına ihtiyacı vardır.
O birin de ticaret için yeterli yaş grubunda olmadığı için temiz kaldığını? Şaka gibi.
1980 yılından beri belki de daha önceki yıllardan bu yana işlenmiş suçların sile beraber peşi sıra bugünlere kadar geldiğini ve tabiri caiz ise kirli bir olduğunuzu biliyorsunuzdur.
Düşünün bundan 5 sene evvel ticaret yapmışsınız ve çekiniz yazılmış. Zaman geçmiş durumunuz düzelmiş tekrar ticaret yapacaksınız ne mümkün? Bankalar nezdinde kirli bir kişi olarak ne çek karnesi, ne kredi ne de kredi kartı alabilirsiniz. Çünkü siciliniz bozuk.
Hal böyle iken Türkiye’de kendi ismi ile iş yapabilen, parmak sayısı kadar az. Ne oluyor peki?
Ne kadar akraba veya arkadaş çevresi varsa temiz, adı kirlenmemiş onlara müracaat. Çünkü senin adının bir geçerliliği maalesef yok.
Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’nin önüne yepyeni, tertemiz bir sayfa açmaları gerekiyor.
Ticaret ile uğraşan daha doğrusu legal olarak uğraşamayan kişilere bu imkânın tanınarak iş ve işlem hacminin arttırılması gerekiyor. Bunun da çözümü TBMM’den geçiyor.
TBMM, Avrupa Birliği Uyum Yasaları çerçevesinden ziyade, (elalem diyor diye değil) ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda Sicil Affı’nı bir an önce çıkartmalı ve yürürlüğe sokmalıdır.
Bunu takip eden bir sonraki adımda “Ticari Suçlardan Ötürü Özgürlüğü kısıtlayan maddelerin devre dışı bırakılması” olmalıdır.
Örneğin,36.500 YTL tutarında karşılıksız bir çek için 365 GÜN hapis yatmak gerekmektedir. Borç ödenmediği gibi alacaklı ve borçlu karşılıklı olarak hiçbir sonuca varamamaktadır.
Ticarette kaybedilen maddi kayıp, itibar ve ismin yine ticaret ile giderilebileceği gerçeği göz önünde bulundurularak, şahıs ve kurumların birbirlerine olan borçlarını kurulacak olan (konuya çok iyi hâkim) İhtisas Mahkemeleri ile garanti altına almaları sağlanmalıdır.
Türkiye’nin krize doğru koşan bir dünyada, ticaret erbabına, esnafına, işadamına ihtiyacı vardır.
Sabih Samur
0 yorum
Yorum Gönder