ALTEMUR KILIÇ

“Astsubay” mı- “Assubay” mı? Anlaşılan bu konuda bir anlaşmazlık var… Galiba, yasalarda “astsubay” deniyor; ben de öyle bilirdim… Fakat ister “astsubay”, ister “assubay” olsun, bu subaylar Denizaltılardan, savaş gemilerinden, uçaklara kadar, piyadeden istihkâma, topçuya kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin en vazgeçilmez fedakâr, temel unsurlarıdırlar! Ben Kore savaşında bunu, bizzat yaşadım ve gördüm.


Son zamanlarda onlara yapılan bir haksızlık bu olay ve haber trafiğinde, gözünden kaçmış… bir silah arkadaşım uyardı! Olay kısaca şu: “16 Nisan 2008 tarihinde mecliste 5 AKP milletvekilinin önerisi ile astsubaylara 1. derecenin 4. kademesine yükselme hakkı ile ilgili teklif veriliyor. Oturumu yöneten başkan vekili komisyona görüşünü soruyor olumlu anlamda takdire bırakılıyor, hükümete soruyor çalışma bakanı olumlu görüş bildiriyor. Oylama yapılıyor ve kabul ediliyor. Ertesi gün yani 17 Nisan 2008 tarihinde 5 AKP’li milletvekilinin teklifi ile takriri müzakere teklif ediliyor ve aynı madde tekrar görüşülüyor. Bu sefer komisyon, bakan olumsuz görüş bildirerek 1. derecenin 3. kademesinin verilmesinin uygun olacağını 926 sayılı kanunda astsubaylara 1. derecenin, 4. kademesinin verilmediğini beyan edip maddeyi tekrar oyluyorlar. Kısacası anayasaya göre hiçbir zümre kişi ve topluluğa ayrıcalık yapılmaması gerekmesine rağmen Türkiye Cumhuriyetinde eşit koşullardaki devlet memurları arasında (sivil-asker dâhil) 1. derecenin 4. kademesine yükseltilmeyen tek kamu görevlisi astsubay zümresidir. Üniversite bitirmelerine, yüksek lisans yapılmasına rağmen maalesef bu imkânın verilmediği tek zümre bu meslek grubudur.”


Emekli astsubay kardeşim haklı olarak soruyor; “Astsubaylar vatanı mı satmıştır? Bölücülük mü yapmıştır? İhale mi takip etmiştir? ABD’nin, AB’nin kapı kulluğunu mu yapmıştır? PKK eşkıyası mıdır? “Ben cevap vereyim: “Hayır”, sadece ülkesi için seve seve canını verirler ama seslerini pek duyuramazlar. Çünkü mevzuat müsait değildir! “Şanlı” medyamız hainlerin, ikinci cumhuriyetçilerin, işbirlikçi şerefsizlerin sesini duyarlar, dağdaki PKK’lılara, nerdeyse, hak verirler, ben geçte olsa, onlara tercüman olmak istedim. Bu vesileyle, eski bir fesat oyuna da dikkati çekerim: 31 Mart’ta, yobazlar Orduyu Alaylı- Mektepli diye bölmeye çalışmışlardı… Şimdi de alttan alta, “muvazzaf”, “emekli” diye ve de, “subay- astsubay” diye, bölmeye çalışırlar… Yukarda anlattığım olay da bu “nifak” çabasının parçası olmasın! Ast subaylardan ricam: aman bu oyuna gelmeyin; hepiniz bu Ordunun şerefli cefakâr subaylarısınız!


BABAM DA ASTSUBAYDI


Hemen şunu da şöyleyim. Babam Kılıç Ali de “Küçük Zabit Okulu” çıkışlı bir “Küçük Zabit” Asaf yani “astsubay” idi. Bununla iftihar ederdi ve ben de ediyorum! “Asaf efendi”; Çanakkale Muharebelerinde gösterdiği yararlıklardan dolayı teğmenliğe terfi ettirilmiş ve yüzbaşılığa kadar, sonra da, Antep -Maraş savaşlarında “Milis Albayı” naspedilmiş! Mustafa Kemal ona “Kılıç Ali” savaş adını (Fransızcası “Nome de Guerre”) vermişti ve sonra gene Atatürk’ün tensibiyle KILIÇ soyadını almış, “Ali Kılıç” olmuştu… Sadece bu öykü Türk Ordusunda ve anlayışında, “astsubayla- subay” arasında bir fark olmadığını gösterir!


Şu günlerde babamla ilgili iki kıymetli belgenin “Mustafa Kemal’in 1923’de Kılıç Ali'ye verdiği, “vasi salahiyet itimatnamesinin” ve soyadını veriş belgesinin müzayedeyle satılmasına engel olmaya çalışıyorum. VATAN gazetesinin bununla ilgili haberinde babamın Atatürk’ün “Yaveri” ve “Koruması” olduğu yazılmış… Öyle olsaydı da iftihar ederdim ama “kayıtlara geçsin” diye yazıyorum: babam Atatürk'ün sonuna kadar en itimat ettiği, can yoldaşı ve sırdaşıydı ve doğru; O'nu canıyla korurdu!


GAZİ MİLLETVEKİLLERİ


Ve milletvekilleri “egemenlik-yasama hakkını” kendilerine “gazi maaşı” bağlatmak için kullanıyorlar! Hangi savaşın gazileri? Genel kurulun ortasında Kamer Genç’i dövmenin gazileri mi? Ben de, Kore Gazisiyim: gaziler, üç ayda bir 900 YTL maaş alıyoruz! Dolgun harcırah ve maaşlarına rağmen, buna tenezzül eden milletvekillerimiz, pek azları hayatta kalan ve muhtaç durumda olan gazilerin ayda 300 YTL maaşlarını arttırmayı, neden düşünmez ve önermezler? Ve de astsubaylara verdiklerini geri alırlar?




SABİH SAMUR YORUMU :


Yazı yazmama vesile olan Sn. büyüğüm Altemur Kılıç'ın saygıyla elinden öpüyorum.Değinmiş olduğu bu konu gerçekten çok önemlidir.mutlaka ele alınıp düzeltme yapılması gerekmektedir.Konuyu sadece emeklilikteki günlerin hak ediş rahatlaması pozisyonunda değerlendirmek eksik olacaktır.


Astsubaylarımıza T.S.K'da gereken önemi ve saygıyı daha fazla nasıl arttırabiliriz?sorusuna yanıt aranmalıdır.Sanırım yanıt subaylarımızın yetiştirildiği okullarda aranmalıdır.Çünkü Kıta kültürünü hazmedinceye kadar olan dönem;yani Teğmen rütbesi ile başlayan süreç ikinci yıldızın takıldığı Üsteğmen rütbesinin ilk altı ayına kadar devam eden süreç çok önemlidir.Bu dönemde genç teğmenimiz maalesef TSK'ya yıllarını vermiş Kıdemli ÜstÇvş ve hatta Bşçvş seviyesine gelmiş astsubayına emir eri gibi davranabilmektedir. Üsteğmen olarak kıta deneyimi aldıkça dengeler kurulmakta hitabet ve emir komuta zinciri olması gerektiği gibi olmaktadır.Bunlar genel değildir ama ordumuzda yaşanan gerçeklerdir.Unutulmaması gereken hepimizin giydiği kamuflaj bizler için şerefli bir giysidir.Bu giysi içinde ve emekli olunduğunda subay ve astsubayı ve diğer personeli ile bizler bir bütünüz.1990 yılında kıta hizmetinin başında olan silah arkadaşlarımız şu an Bşçvş ve Yarbay rütbesinde görevlerini şerefleriyle icra etmektedirler.


Buradan kendilerine sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.Nurettin,Mahmut,Caruş'a ...


Sabih Samur
KAYNAK : Yeni Alanya Gazetesi http://www.yenialanya.com/

0 yorum