İstanbul'da Yerel Basın Olmak?

Gönderen Samur Medya | 1:05 ÖS | 0 yorum »

Kartal Şehidine Ağladı

Gönderen Samur Medya | 10:30 ÖS | 0 yorum »

Taşeron Firmalar Kamulaştırılacak mı ?

Gönderen Samur Medya | 12:32 ÖS | 0 yorum »



YENİÇAĞ GAZETESİ'NE YAPILAN SALDIRIYI KINIYORUZ!
DOSTLARIMIZIN YANINDAYIZ.

DORUKTÜRK MERKEZ GAZETESİ
SABİH SAMUR




KARTAL SANAYİ SİTESİ YENİLENİYOR

Gönderen Samur Medya | 5:30 ÖS | 0 yorum »

KARTAL HAMSİ FESTİVALİ

Gönderen Samur Medya | 8:59 ÖÖ | 0 yorum »

Sabih Samurun Kaymakam Açıklaması

Gönderen Samur Medya | 3:15 ÖS | 0 yorum »

Biz aslında her yerde varız

Gönderen Samur Medya | 6:18 ÖS | 0 yorum »


Türkiye’de Web Tv alanında ilklere imza atan ve bu alanda yaptığı başarılı çalışmaları ile ulusal kanallarda programlar hazırlayıp sunan Sabih Samur’un yönetiminde alanında deneyimli bir kadro ile izleyicilerine 1 Aralık’ta merhaba diyecek olan Doğuştv.tv yerelden genele kendi bünyesinde hazırladığı yapımlar ile yerelden genele izleyicisinin sesi olmayı hedefliyor.


Kaynak:  http://www.gunedogushaber.com/dogustv-tv-yayina-1-aralik-ta-basliyor/16713/


Sizler hala 15 Temmuz ile gündemi meşgul ederken,
Kutlanması gereken 29 Ekim'i kutlamazken,
Atatürk'e her fırsatta dolaylı olarak küfür ettirirken,
asıl gündemi kamuoyundan uzak tutarken;
İngilizler ve avenesi boş durmuyor!
Türkiye, ekonomik olarak çökertilmek için düğmeye basıldı!
Gün AK Particilik oynama, CHP'yi Vatan Haini ilan etme, MHP'yi parçalama günü değil.
Gün Cumhurbaşkanının yanındaki sözde danışmanlarına rağmen Atatürk gibi Florya'dan kaçıp gerçeği görme ve BİRLEŞTİRİCİ olma, Memleketine sahip çıkma günüdür.
Osmanlıcılık oyunu memleketi uçuruma götürüyor.
İngiliz Oyununa dikkat!
Düşmanını küçümseyen biter.
Devlet kendisinin bitmesine müsaade etmez.
Türk'ün göç edeceği bir yer yok, olmaz da!


C&A'nın Türkiye'den çekilmesi lokal bir hadise değildir.
Umarım anlaşılmıştır.

Sabih Samur, 25 Ekim 2016 00:01, TÜRKİYE

Kılıç Ali'nin gazeteci ve diplomat oğlu Altemur Kılıç'ın cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedildi. Kılıç için Levent Camisi'nde kılınan cenaze namazına Başbakan Yardımcısı Türkeş ile çok sayıda kişi katıldı.

23 Ekim 2016 Pazar

 Atatürk'ün yaveri ve silah arkadaşı Kılıç Ali'nin gazeteci ve diplomat oğlu Altemur Kılıç'ın cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Kore gazisi olan Altemur Kılıç için Levent Camisinde askeri tören düzenlendi. Kılıç'ın Türk bayrağına sarılı tabutunun üzerinde fotoğrafı yer alırken, tabutun başındaki bir asker de Kılıç'ın babası Kılıç Ali'nin İstiklal Madalyasını taşıdı.


Namaz öncesi taziyeleri Kılıç'ın eşi Güzide Kılıç ile torunları Murat ve Kemal Muşkara kabul etti.

Kılıç için öğle vakti kılınan cenaze namazına Kılıç'ın yakınları, Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş ile gazeteciler Altan Öymen, Oktay Ekşi, Tufan Türenç, Hıncal Uluç ve işadamı Yılmaz Ulusoy, emekli diplomat Onur Öymen, ile Veli Küçük, Kore gazileri ve arkadaşları katıldı.



Cenazeye, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Erdoğan Demirören ve eşi, ADD İstanbul Şubeleri, Hüsamettin-Dilek Cindoruk, Müjdat Gezen de çelenk gönderdi.

"YURTSEVERLİĞİNİ, MİLLİYETÇİLİĞİNİ BIRAKMAMIŞ BİRİDİR"


Başbakan Yardımcısı Türkeş, törende gazetecilere yaptığı açıklamada, Altemur Kılıç'ın gazeteci ve diplomat olmanın ötesinde merhum Kılıç Ali'nin oğlu olması, Cumhuriyet'in ilk dönemini, çocuk olarak yaşamış, birebir gözlemlemiş biri olduğunu anımsatarak, "İleri yaşına, nefesini verdiği son güne kadar yurtseverliğini, milliyetçiliğini bırakmamış biridir. Rahmetli babamın arkadaşı, benim de ağabeyim olan bir insandı. Kaybını üzüntüyle karşılıyoruz. Türk milletinin başı sağolsun." dedi.

Altan Öymen de Altemur Kılıç'ın önemli bir gazeteci olduğunu belirterek, "Sadece gazeteciliğe değil, Türkiye'nin tanıtım faaliyetine de büyük katkılarda bulunmuştur. Basın yayın genel müdürü olarak yurt dışında basın ateşeliklerinde bulunarak, o alanda büyük hizmetler vermiştir. Türk televizyonunun gelişimine büyük katkısı olan bir gazetecidir. Türk basını için ölümü büyük bir kayıptır." diye konuştu.



Oktay Ekşi ise Kılıç ile karşıt görüşlerden olduklarını dile getirerek, "Ama benim gibi ona karşıt görüş sahibi olan insanların çok belirgin olarak tespit ettiği bir şey vardı, medeni bir insandı. İlişkilerimizde hiçbir zaman farklı görüşlerin mensupları olmamız nedeniyle gerginlik söz konusu olmazdı." ifadelerini kullandı.

Altemur Kılıç'ın cenazesi, kılınan namazın ardından askerlerin omuzlarında cenaze aracına taşınarak, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda babasının kabrinin üzerine defnedildi.







DORUKTÜRK MERKEZ, 23 Ekim 2016

ADFED Kurucu Başkanı Fatih Kavaloğlu yaptığı açıklamada;

Federasyonumuzun,Rize İl Başkanlığına Sn. Selahattin Tüylü beyefendi, Antalya İl Başkanlığımıza Sn. Ahmet Kara beyefendi, İzmir İl Başkanlığımıza Sn Sedat Öztek beyefendi, Van İl Başkanlığımıza Sn. Yücel Bişar beyefendi, Çanakkale İl Başkanlığımıza sayın Cemil Ilgın beyefendi yetkilendirilmişlerdir.
Başarılar diliyoruz.
Rabbim muavvak eylesin." dedi.


DORUKTÜRK MERKEZ Gazetesi, Sarıyer, Sabih Samur

29 EKİM KUTLANMALIDIR

Gönderen Samur Medya | 12:49 ÖS | , | 0 yorum »

Yenikapı'da vatandaşını korumayı başaran devletim, 29 Ekim'i de en üst düzeyde katılım ile kutlamalıdır. Kutlamaları Cumhurbaşkanlığı düzeyinde halk ile içiçe gerçekleştirmelidir.
T.C.'ye karşı içeride ve dışarıda oynanan, bekamıza yönelik organize çalışmalara karşı verilecek en güzel yanıt budur.

Saygılarımla

Sabih Samur





Sabih Samur derki

Gönderen Samur Medya | 9:12 ÖS | , | 0 yorum »


Pusunun, eylemin kalleşi olmaz.
Pusu pusudur.
Lanetlenmesi, kınanması olmaz.
Peki ne olur?
Eylemi yapan ve emri veren bulunur.
Devletin resmi mermisi kafasına sıkılır.
Sonra...
Sonrası diplomasi.
Bize üzüntüsünü bildiren dost ve müttefiklere bilmukabele der ve geçeriz.
Bu notu okuyup anlayamayan varsa İngilizce ve Rusça çevirisini Google'da yapsın.


19 ŞUBAT 2016, TÜRKİYE



Sabih Samur'la MEMLEKET MESELESİ, 17 Ekim 2016

Gönderen Samur Medya | 11:46 ÖÖ | 0 yorum »

UÇAKLARI GÖMMEK!

Gönderen Samur Medya | 9:17 ÖS | | 0 yorum »

2011 yılında “izlervegizler.com.” adlı internet sitesinde yayınlanan bir makalem vardı.

Makalenin başlığı “Türkiye’nin İlkleri ve Soru İşaretleri” adını taşıyordu…

Konusu ise gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içindeki devlet yöneticilerimiz ile dış düşmanlarımızın işbirliği ile Türk milletine atılan kazıklar ve ona dayatılan makûs talih idi!

O makalenin bazı bölümleri aynen şöyleydi:

“İLK TÜRK FÜZESİ;

Türkiye İlk Füzesini 1962 yılında kendi olanaklarıyla imal etmişti. Füze 1 metre 33 santimetre boyunda, 1 kilo 500 gram ağırlığındaydı. Üzerinde de Türk bayrağı vardı.
Fırlatılışı törenle yapıldı, başarılı oldu ancak bu füzeden bir daha da bahsedilmedi…

ÇünküTürkiye'nin ilk füzesini alevler aldı!



Türkiye’nin ilk füzesi Marmara-1, 19 Eylül 1962’de İstanbul/Ümraniye’de fırlatıldı. Deneme atılışı yapılan ve başarılı olan füzenin yaratıcısı, Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olan Kirkor Divarcı’ydı.

Ancak nedeni anlaşılamayan bir şekilde evinde çıkan esrarengiz yangın sonucu tüm projeler kül oldu. Bu olaydan sonra kimse üzerine gitmede ve bahsetmedi. Konuyla ilgili yapılan araştırmaların olup olmadığı polis araştırmalarının sonuçları bile açıklanmadı.

Olay o gün den bu güne kadar tamamen bir faili meçhul halde adi bir yangın gibi kaldı şimdi de hava savunmamız için milyonlarca dolar harcayıp füze ihtiyacımızı gidermek için ellerin eline bakar durumdayız.

İLK TÜRK OTOMOBİLİ (DEVRİM);



TCDD fabrikalarının yönetici ve mühendislerinden yaklaşık 20 kişi, 16 Haziran 1961’de Ankara’da bir toplantıya çağrıldı. Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu’nun okuduğu ve Ulaştırma Bakanlığı’ndan gönderilen yazıda “ordunun binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi görevinin TCDD İşletmesi’ne verildiği ve bu amaçla 1 milyon 400 bin lira ödenek ayrıldığı” belirtiliyor, bu otomobilin 29 Ekim 1961 tarihine kadar yapılması isteniyordu. Toplantıda söz alanların çoğu, böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böyle kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını söyledi, bir kısmı da bu projeye karşı çıktı. İtirazlara rağmen Devrim’in yapımına başlandı ve parçalarının çoğu yerli olan bu otomobillerden ilki, Ekim ayı ortalarında denenmeye hazır duruma getirildi.



Bir yandan bu ilk otomobilin yol denemeleri sürdürülürken, bir yandan da Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e sunulmak üzere ikinci otomobilin yapımını tamamlanmasına çalışılıyordu. Siyah renkteki, 2 numaralı Devrim’in son kat boyası, ancak 28 Ekim akşamı yapılabildi. Pasta cilası, gece Ankara’ya sevk edilirken trende yapıldı. Buharlı lokomotiflerle çekilen trende, bacadan sıçraması muhtemel kıvılcımların otomobillere zarar vermemesi için benzin depoları boşaltıldı.

Tren, sabaha karşı Ankara’ya ulaştı. İki “Devrim” otomobili, Sıhhiye’deki Ankara Demiryolu Fabrikası’na indirildi. Manevra imkânı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin konuldu. Asıl ikmal, sabah Sıhhiye’deki mobil benzin istasyonundan yapılacak, sonra da meclise gidilecekti. 29 Ekim sabahı, “Devrim”ler, motosikletli kalabalık bir trafik ekibinden oluşan koruma konvoyunun arasında yola çıktı. Eskorttakiler, benzin alınacağından haberleri olmadığı için, benzin istasyonuna uğramadan yola devam etti.

Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin, 1 numaralı “Devrim”e konuldu. 2 numaralı “Devrim”e benzin konulacağı sırada, Cumhurbaşkanı Gürsel, Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 metre sonra motor durdu. Cemal Paşa’nın “Ne oluyor?” sorusuna, direksiyondaki yüksek mühendis Rıfat Serdaroğlu, “Paşam, benzin bitti” cevabını verdi. Cumhurbaşkanı Gürsel’den özür dilenerek, 1 numaralı “Devrim”e geçmesi rica edildi. Anıtkabir’e bu otomobille giden Gürsel, inerken, ünlü “Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama Doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz” cümlesini söyledi. Ertesi gün bütün gazeteler, “100 metre gidip bozuldu” başlığını attı!

‘Devrim otomobili projesi’, daha sonra nedeni açıklanmadan uygulamadan kaldırıldı!”

Bu makalede bugünlerde yeniden gündeme gelen ilk Türk savaş uçağı da konu edilmişti.

“İLK TÜRK SAVAŞ UÇAĞI;


Atatürk’ün “ Bütün tayyarelerimizin ve motorlarının memleketimizde yapılması ve hava harp sanayiinin de bu esasa göre inkişaf ettirilmesi icap eder” sözleriyle belirttiği dönemin havacılık politikası doğrultusunda 1925 yılında ‘Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim Şirketi’ ( TOMTAŞ ) kuruldu. Alman Junkers firması ve Türk Tayyare Cemiyeti'nin ortak girişimi olan bu şirketin kuruluşunda 1’inci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle ayrılan Almanya’nın Versay Antlaşması ile kısıtlanmış uçak imalatları sonucu elindeki birikimlerini eski müttefiki olan Türklere aktararak havacılık çalışmalarına devam etme istekleri büyük etken oldu. Yapılan antlaşma sonucu Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan her türlü uçağı ve motoru üreterek bunların revizyonunu yapacak ve her türlü makine aksamı Junkers firması tarafından karşılanacak olan Kayseri Uçak ve Eskişehir Bakım Tesisleri kuruldu.



6 EKİM 1928’de resmen üretime geçen Kayseri’deki fabrikada Türk ve Alman ekip birlikte çalıştı. Fabrika, çift motorlu JUNKERS A - 20 bombardıman uçaklarının yapımı için hazırlıklarını bitirdikten sonra A - 20’lerin montajı üzerinde çalışırken çıkan bir sorun nedeniyle Junkers firması tüm hisselerini 3 MAYIS 1928’de Türk Hava Kurumu’na devretti. Fabrika sonradan Hava Müfettişliğinin emrine verildi. 1929 yılında tesisler onarım ve revizyondan geçti. 1932 yılına kadar burada 15 adet JUNKERS A - 20 imal edildi. Bunlar tamamen metal yapım olup Türk Hava Kuvvetleri’nin ilk telsizli uçaklarıydı. 1932’den sonra ilk anlaşma Amerikan Curtis - Wright grubuyla yapıldı. Anlaşmada Curtis’den av, yolcu ve FLEDGLING uçakları alınması planlandı. Bununla beraber Curtis - Wright uçaklarının montajının Kayseri’de yapılmasına karar verildi. Bu anlaşma sonrasında yapılan anlaşmalarla fabrika, II’nci Dünya Savaşı’na kadar içlerinde Alman GOTHA 145, İngiliz MILES - MAGISTER gibi uçakların da bulunduğu 112 adet uçak imal etti. 1939’da fabrikanın uçak üretim, bakım ve revizyon hakkı Türk Hava Kuvvetleri’ne verildi. II’nci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Amerikan yardımı sebebiyle uçak üretimi durduğundan yeni projeler devreye konulmadı, tesisler uçak bakım ve onarımı amacıyla 1950’de Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi oldu.



Sonra ne mi oldu?


Siz büyük milletsiniz dediler.


Siz uğraşmayın böyle şeylerle dediler.


Biz size maliyetinin altında bir fiyatla veririz dediler.


Verdiler…


Ama şimdi ne oldu?



İstedikleri uçağımızı (daha doğrusu uçaklarını) içine yerleştirdikleri elektronik “KİT”ler vasıtasıyla istedikleri yerde düşürüyorlar!!!”



Makale işte böyle devam ediyordu…



Ve yıllar sonra görev yaptığım Harp Akademileri’nin zengin kütüphanesinin tarihi eserler/kitaplar bölümünde Türkiye’nin ilk uçak fabrikasının inşasından imalata geçişine kadar süreci gözler önüne seren o çok değerli fotoğraf albümünü gördüğümde neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Taa o tarihlerde gerçekleştirilmiş ne büyük bir proje, ne büyük bir sanayileşme hamlesiydi… Ve üzerinde çalışılan çeşit çeşit insanlı/insansız uçak modelleri…



İşte o zaman kendi kendime sormuştum. Yahu bu uçaklar nerede şimdi? Gittiğim her ilde var ise havacılık müzelerini mutlaka gezerim. Ama hiçbir müzede bile bu uçaklardan göremedim. Oysa İstihkâm Okulu’nun İş makineleri müzesinde en eski iş makinelerinden bile birer tane bulunuyordu. Bu arada o müzede bulunan bisiklet direksiyonlu Galyon marka greyder görülmeye değerdir.



Evet, sahi Türkiye’de üretilen o uçaklara ne olmuştu? Buharlaşıp uçmadılar ya?



İşte o uçaklara ne olduğu bu günlerde ortaya çıktı.



17 Türk adasının 2004 yılından bu yana Yunanistan tarafından peyderpey işgal edildiği ve Türk hükümetlerinin bu işgale göz yumduğuna inanmadığınız gibi buna da inanmayacaksınız…



Bu uçaklara ne mi yaptık?



Atatürk’ü 1938’de gömdükten sonra, onunla başlayan birçok çağdaşlaşma ve gelişme projesini nasıl gömdüysek O UÇAKLARI DA GÖMDÜK!



Şaka falan değil, gerçekten o uçakları toprağa gömdük!



Nasıl mı oldu?



2’nci Dünya Savaşı’nın hemen ardından gelişen Türk-ABD ilişkileri kapsamında, ABD yardımlarına yön vermek üzere Amerikalı ekonomist Thornburg Türk ekonomisini inceledi ve Türkiye'nin “Bugünkü Ekonomik Durumunun Eleştirisi” adlı bir rapor düzenledi. Atatürk dönemi ekonomik uygulamalarını eleştirmekle başlayan rapor, Türkiye'nin ağır sanayii kurma girişimlerine karşı çıkıyor, Karabük demir-çelik tesislerinin tasfiyesini istiyor ve 125 lokomotif imal edecek kapasitede bir fabrika kurma projesini reddediyordu. Thornburg, Türkiye’nin lokomotif fabrikası kurmak için istediği krediyi kastederek, Türkler böyle düşündükleri sürece dolarlarımızın ABD'de kalması daha iyi olacaktır' diyor ve Türkiye'nin makine, uçak ve dizel motoru yapımı projelerine kesin bir biçimde karşı çıkarak, Türkiye'yi bu tür düşüncelerden vazgeçmesi yönünde adeta tehdit ediyordu: 'Amerikalılar böyle düşünenleri iyi çalışma arkadaşı saymazlar!’



Öyle ya Türkiye Amerika’nın iyi çalışma arkadaşı olmalıydı. Yoksa diğer tarafta komünist Rus tehlikesi!



Ya kırk katır, ya kırk satır!



Oysa bir de “Ya istiklal, ya ölüm!” yaklaşımı vardı ama o günlerde bunu nedense kimse hatırlamadı. Onu söyleyen de zaten ölmüş ve gömülmüştü.



Tarih 1947 idi…



Ve ABD ile bir anlaşma imzalandı.



İşte o anlaşma üretilen Türk uçaklarının gömülebilmesi için bir ölüm raporu ve adeta bir defin ruhsatıydı.



Bugünlerde medyada bu konuda yer alan haberler aynen şöyle:



“Kayseri’de 50’den fazla gömülü savaş uçağı tespit edildi. Focke-Wulf FW-190 tipi uçakların ABD’nin dayatması ile ortadan kaldırıldığı 70 yıldır da kamuoyundan saklandığı belirtiliyor



Türk savunma sanayisinin en gizemli olaylarından biri gün yüzüne çıkmaya hazırlanıyor. 70 yıldır Türk kamuoyundan gizlenen kayıp savaş uçakları skandalında yeni belgeler ortaya çıktı. 1947'de ABD'nin Türkiye'ye yardım planı ile bir anda ortadan kaybolan, envanterlerden silinen 72 adet Focke-Wulf FW-190 tipi uçaklardan 50'si Kayseri Eski Havalimanı'nın altında gömülü.



Uçakların ortaya çıkarılması ile ilgili ilk resmi çalışma 2015'te gerçekleşti. Bu kapsamda yapılan metal dedektör testleri de uçakları tespit etti.



FW-190 A3'ler yerlilik açısından ayrı bir öneme sahip. Zira 1. Dünya Savaşı'nda başlayan Alman işbirliği Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Junkers ile üretim işbirliğine dönüşmüştü. Türkiye'de TOMTAŞ kurulmuş ve A-20'ler ülkemizde üretilmişti. Ortak üretimin devamı amacıyla 1941'de Alman büyükelçisi, eski şansölye Franz Von Papen'in gayretleri sonucu bir ticaret antlaşması imzalandı. Bu anlaşma gereği Türkiye Almanya'ya demir ve krom cevheri sattı. Karşılığında da 72 adet FW-190A3 tipi savaş uçağı aldı. Parçalarının önemli kısmı Anadolu'daki tesislerde üretilen uçaklar 1943'te Türkiye'ye getirildi. İlk uçuşunu 10 Temmuz 1943'te yapan bu uçaklar 5 farklı ile dağıtıldı. 50 adet uçak da Kayseri'ye gitti. Türk-Alman yapımı savaş uçaklarının kaderi 1947'de son buldu. Ortaya çıkan gizli belgelere göre olay şu şekilde gelişti: ABD, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından elinde kalan binlerce uçağı müttefiklerine dağıtmak üzere çalışma başlattı. Ankara ile uzun süren görüşmeler gerçekleşti. Nihayetinde ABD'li yetkililer ile 1947'de anlaşmaya imza atıldı. Anlaşma gereği Türk ordusunun envanterdeki tüm Alman FW-190'lar imha edilecekti. O tarihten sonra uçaklar hiç görülmedi.



Konuyu 25 yıla yakın süredir araştıran Hasdal Kışlası'na adı verilen komutanın torunu olan Uluhan Hasdal, ‘ABD kendi uçaklarını ücretsiz vermek istedi. Ancak bir şartı vardı. Alman uçaklarının yok edilmesi. 50'ye yakın uçak Kayseri Havalimanı'na getirildi. Envanter dışı bırakıldı. Hatta belgelere göre, uçaklar yağlı brandalara sarılarak gömüldü. Alman havacılık temsilcileri ile görüştüm. Bu model uçakların korozyona dayanıklı olduğunu ve çıkarılması halinde uçurulabileceğini’ söyledi”



Durum işte böyle



Yardımı talep eden Türkiye,

Şartları öne süren ABD,

Ve yine bu ağırşartları kabul eden Türkiye’dir.



Dolayısıyla burada öncelikle eleştirilmesi gereken taraf, Türkiye’nin savunma politikalarınıyapan aktörler olmalıdır. Zira siyasi iktidar ve askerî bürokrasi, bu uygulamalarla kısa vadeli kazanımlar uğruna, orta ve uzun vadede Türkiye’nin ulusal savunma stratejilerini ABD’ye bağımlıkılmış ve ulusal savunma sanayimizi ihmal etmiştir.



Türk sanayileşmesine ve bağımsızlığına vurulan darbe sadece uçak sanayimizle mi ilgilidir?



Maalesef hayır, alanı ve boyutu çok geniştir.



Basit bir örnek vermek gerekirse; Kırıkkale silah fabrikalarında, çay makineleri, pulluk, pancar çatalları, zirai mücadele araçları, dokuma tezgâhları, nissen barakaları, karyola ve zirai mücadelede kullanılan pülverizatörler, otomobil yedek parçası ve gaz ocağına varıncaya kadar çok değişik isler yapılmış fakat silah sanayii geliştirilmeyerek savunma sanayine büyük bir darbe vurulmuştur!

Yani?

Yanisi şu:

Siz büyük milletsiniz dediler.

Siz uğraşmayın böyle şeylerle dediler.

Biz size maliyetinin altında bir fiyatla veririz dediler.

Verdiler…

Önce Atatürk’ü gömdük, sonra da uçaklarını…


HASİP SARIGÖZ 

Strateji Uzmanı, Siyaset Uzmanı...
Bir kavram ve unvan karmaşasıdır gidiyor.
Eskiden Avukat ve Doktorlar işleri gereği çok boş vakitleri olduğu için ve siyasette boş vakit işi, boş adam işi olduğu için bakınız tüm eski nesil siyasiler doktor ve avukat kökenlidir. Kısmen hala öyle.
Bugün gelinen nokta ise tüm sektörlerde bir sürü işsiz güçsüz adam olduğu için herkes siyasetçi, herkes uzman, herkes bilirkişi.
Bu girizgahtan sonra gelelim konumuza.
Mektubu ve Büyük Fotoğrafı gördüklerini zanneden ve ombusman edası ile klavyenin tuşlarına sarılan bir sürü zevat bir günah keçisi buldu.
Kim?
Sn. Bahçeli.
Vurun abalıya.
Gerçekten Başkanlık Sistemi Bahçeli'nin desteği ile mi gerçekleşecek?
Tüm partiler, bütün detayları ile ilk günden beri anlaşmadılar mı?
Anlaşamadıkları konu aslında sadece detaylar değil mi?
Bendeniz de Halktan Biri, Bizden Biri olarak naçizane öngörümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kurgulanan hali ile Başkanlık Sistemi iki Ana Partiden oluşması muhtemel.


Demokratlar ve Cumhuriyetçiler

Demokratların oluşumu AK Parti içinde eritilecek ve ya kibar ifade ile katılımı sağlanacak olan başta MHP olmak üzere diğer meclisdışı muhalefet olan Saadet Partisi, AP, DP, DYP, Vatan Partisi vb. partiler.

Cumhuriyetçiler ise CHP çatısı altında birleşecek. Sancılı bir süreç.
Herkes biliyor ama kimse dillendirmeye cesaret edemiyor.
Radikal söylemlerden uzaklaşmış bir HDP ve Sol kesimi temsil ettiğini iddia eden diğer meclisdışı partilerin katılımı ile Kurucu İrade ile alakası olmayan başka bir Cumhuriyetçi kavramlı oluşum.

İşte tamda bu sebeple HDP asla yargılanmayacak. Yeni düzenin oluşması için onların sistem içinde kalmaları gerekiyor düşüncesi...

Velhasıl Ankara'da racon kesilmiş. Birinin sadece marşa basması gerekiyordu. Basıcı. Yani Bahçeli.

Durum bu. Ben ne Stratejistim ne de Siyaset Uzmanı. Ben sadece büyük fotoğrafa bakan ve görebilen bir gözüm.
Benim adım Hıdır elimden gelen budur.

İnönü'nün dediği gibi Yeni bir Dünya kuruluyor ve Türkiye'de o dünyadaki yerini alıyor.

Uysa da uymasa da.

Kalın Sağlıcakla

Sabih Samur
Bizden Biri

15 Ekim 2016 Cumartesi



KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: BİLGİLENDİRME NOTU 11.10.2016 20:30: Olmayan Yenikapı Ruhu muhabbeti bitmiştir. AK Parti, içinde FTÖ yapısında yer alan ve kopmamakta ısrar eden kesimi an itibari ile ayıklaması...


Mart 2008'de yazmıştık top mermisinin üzerine bu yazıyı: "Daha Bitmedi Devamı Gelecek"

Bebek yüzlü Demirtaş, Küfürbaz Osman Baydemir, İmralı'daki Paket ve bilumum HDP/PKK Saz Heyeti, bu mermi var ya?
Anladın sen onu.
Kimle görüşürseniz, kimi arkanıza alırsanız alın Türk bir defa ayağa kalktı.
Durdurana helal olsun.
Kara Harekatı 7 sene sonra kaldığı yerden devam edecek!
Bu yazı boşuna yazılmadı.
Kandil Dağı'nın yeni adı Ateş Dağı'dır.
Geçilmez denen vadilerin geçildiği, girilmez denen mağaraların girildiği.
Derin Selamlar
Sabih Samur, 9 Ağustos 2015, Türkiye


Kaynak: http://www.dorukturk.tv/…/sabih-samur/bu-yazi-bosu…/117.html


Ne istiyorum biliyor musunuz?
Osmanlı Tuğrasını yüzük yapıp konuşurken gözüme sokanlar,
Ofisinde Osmanlı Sancağından başka hiçbir şey bulundurmayanlar,
Şekilcilik olsun diye, çeşit olsun diye Atatürk'ün sözlerinden birini propaganda afişlerine yerleştirenler,
SÖZÜM VAR ve sözüm sizlere!

Ben Türk Deniz Kuvvetleri olarak sadece 1 (BİR) yaşında olmak istiyorum!
Geçmişin sadece güzel anılarıyla övünmek ve Preveze'de takılı kalmak istemiyorum.
02 EKİM 2012'de vurulan MUAVENET'imi de resmi olarak anmak istiyorum.
Nato'ya bağlı olmayan tam bağımsız yeni bir Deniz Kuvvetleri kurmak istiyorum.
Adı MUAVENET olan UÇAK GEMİMİ 5.000 Deniz Piyademle, üzerinde bilgisayar yazılımı benim hükmümde olan MİG 29 ve daha üst model uçaklarla dolu olarak, Kırmızı Beyaz Sancağımla tüm denizlerde dolaştırmak istiyorum.
Ben Selçukluyum,
Ben Osmanlıyım,
Ben MUAVENETİM,
Ben TÜRKÜM!

Sabih Samur
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türk Milletinin
bir NEFERİ

28 EYLÜL 2012

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Sürdürülebilir bir HAYAT: Bizler "15 Temmuz'u unutturmayacağız" söylemi ile TV'leri dış gelişmelere tamamen kapatırken Obama gider ayak ABD Başkan A...

DORUKTÜRK ve SS1967

Gönderen SABİH SAMUR | 8:08 ÖS | 0 yorum »



Dün:

Amerikan askerleri yuhalanıyor ve Türk Askeri korumasında Türkiye'ye alınıyor.

Bugün:

Yuhalayanlar yanlışlıkla ABD tarafından bombalanıyor. 62 ölü.

Sonuç: ABD "pardon" diyor. Hata olmuş.

Kimse şaka yapmıyor. Bu saatten sonra kimse kimsenin dostu ve müttefiki değil. Cumhurbaşkanı ABD'ye gitmemeli ve Memleketinin başında SAVUNMA ve TEYAKKUZ halinde olmalı!

Kod Adı TC

Biz aslında her yerde varız

Gönderen SABİH SAMUR | 1:47 ÖS | 0 yorum »

Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık ile...

Gönderen SABİH SAMUR | 12:32 ÖÖ | 0 yorum »



Umarım, Devletimi Yönetenler Demokrasi Nöbeti tutarken, Belediye Kamyonları da tüm kışlaların önünü güvenceye almışken,
Nöbetçi, kulübesinden garip garip kamyonları seyrederken, Belediyenin kamyon şoförü aracında yorgunluktan horul horul uyurken, Vatan Haini ilan edilen ve asla Üniformaları ile sokağa Ailesi ile çıkamayan kırgın bir TSK personeli evinde sıranın kendisine de geleceği düşüncesi ile bir an önce emekli olsam düşüncesine girmişken, tüm Komuta kademesi, Bakanı, Bürokratı her gün yeni bir şeyler anlatırken...
Televizyonlar bu ne olduğu belli olmayan Darbeyi anlatmaktan yorulmuşken;
El oğlu boş durmuyor.
Türkiye kendi ordusunu, karargahlarını, askerini hapsetmiş durumda.
Ve Elin gavuru her an "İŞTE TAM ZAMANI" diyebilir.
Bu alemde dost yok!
Yarın çok geç olmadan herkes artık işinin başına dönsün.
Asker askerliğini, Belediye Başkanı Başkanlığını, MİT mitliğini, Polis polisliğini yapsın.
28 Temmuz YAŞ kararları sonrası her şey normale dönmek zorunda.
Ülke Savunmasız!


Vatandaş olarak görevimi yapıyorum.
Lütfen toparlanalım.
Su uyur düşman ve müttefik uyumaz!

Sabih Samur, 27 Temmuz 2016 00:45

Saruhan Holding ve Ege Türk Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Necati Saruhan ünlü Gazeteci Yazar Muammer Yaşar'a saldırdı!
19 Temmuz 2016 Salı 00:58
 Bugün (18 Temmuz 2016) sabah Şişli Cevahir Hotel'in karşısında yer alan Saruhan Plaza Yönetim katına gelen Gazeteci Muammer Yaşar, Necati Saruhan'ın odasına geldi.
4 aydır çalışmakta olduğu ve Ege Bölge Temsilcisi olduğu Ege Türk TV'den birikmiş olan ve geciken maaş ve prim alacaklarını isteyen Muammer Yaşar'a küfür ve peşinden tokat atarak müdahale eden Necati Saruhan'a yan odada bulunan korumaları da müdahale etti.
Muammer Yaşar'ın ifadesine göre yerde iken korumlara tarafından tekme ve yumruk darbelerine maruz kaldı. Ve peşinden karga tulumda bina dışına çıkarılan Yaşar, korumalar tarafından bir daha buraya gelmemesi konusunda da sert bir şekilde uyarıldı.
Necati Saruhan kendisine hiçbir borcu olmadığını söylediği gibi ayrıca hangi devlet kurumuna da şikayet edersen et benim seni sigortalamak gibi bir mecburiyetim yok zaten seni geçici çalıştırdım sana kağıt imzalattırdım elimde belge var demiştir.

DORUKTÜRK MERKEZ, 18 Temmuz 2016


Mavi İstanbul : Murat Melih Özen

Gönderen Samur Medya | 11:44 ÖS | 0 yorum »



Gazze için İsrail ile yapılan anlaşmanın tek ve en büyük eksiği GÜVENLİKTİR.
Gazze'nin güvenliği TSK tarafından sağlandığı gün "Cumhurbaşkanının Diplomasi Zaferi" cümlesini bende kullanacağım.
Gazze'nin güvenliği hala İsrail'dedir.

Sabih Samur 



BİZ TÜCCAR MIYIZ?

Gönderen SABİH SAMUR | 11:14 ÖÖ | , | 0 yorum »



Türkiye Tüccar bir ülke değildir.
Bireyler ticaretle iştigal edebilir ama Ülkeler ticareti ikincil olarak ele alırlar. Aslolan Ülkenin milli menfaatleri, kutsal çıkarlarıdır.
Kadim Devlet geleneği bir kenara konularak günlük politikalar üretmek,
gel gitler yaşamak, saygınlığımızı ve caydırıcılığımızı yerle bir eder.
Gerçi bunları Devleti Yöneten Erkler biliyordur bilmesine de biz de laf olsun diye yazıyoruz işte.
Önerim:
Yunanistan, Bulgaristan, Suriye, Ermenistan, Irak ve İran'dan da özür dileyelim.
Tazminat ödeyelim. Böylece "Sıfır Sorun" fantezisi gerçekleşmiş olur.


Kolay Gelsin, Başarılarınız daim olsun.

Sabih Samur, 28 Haziran 2016, Eski Türkiye


Benim Cumhurbaşkanından ve onun yönetimindeki Hükümetten beklentim Taksim ve Çevresini Güzelleştirme Derneği etkinliği değil.
İşsizime iş, emeklime daha insanca, yardımla değil kendi maaşı ile dünya standartlarında bir yaşlılık.
Sonrasında Taksim dahil nereye ihtiyaç varsa en heybetli Camii oraya birlikte yapalım.
Opera falan filan o kadarını bilmem. Cumhurbaşkanı illa dinleyeceğiz diyorsa onu da yapalım. Sıkıntı yok.


Hayırlı Haftalar

Sabih Samur





"Birçok suçtan toplam 93 dosyası olan Demirtaş hakkında, 2 kez müebbet ve 486 yıl hapis cezası isteniyor. Öte yandan Selahattin Demirtaş, Belçika'nın başkenti Brüksel'de temaslarını sürdürüyor. Avrupa Parlamentosu'nun yetkilileriyle art arda görüşmeler yapıyor."

Tam Bağımsız isek, istikrar varsa, devletin tüm kurumları uyum içinde çalışıyorsa Savcılık makamının isteği hüküm ile sonuclanmalı.
Dış Güçler hikayesi artık tarihe gömülmeli.
Tek bir güç vardır.
Yüce Türk Milleti adına karar verme yetkisi olan Türk Adaleti.


Sabih Samur, 18 Haziran 2016

Hem Babamızın babalar gününü kutlamayı hem de bir baba olarak evlatları tarafından kutlanmayı yaşattığı için Allah'ıma borçluyum.
Bugüne şükürler olsun.
Babasını kaybetmiş olan tüm arkadaşlarımın babalarına rahmet diliyorum.
Şehit çocuklarımızın yalnız olmadıklarını, onların artık Türkiye Cumhuriyeti Devletinin öz be öz evlatları olduğunun tesellisi ile Şehit olan Babaları da bu vesile ile rahmet, sevgi, saygı, minnet ile anıyorum.
Tüm Babaların ve Baba adaylarının Babalar Gününü kutluyorum.


Saygılarımla

Sabih Samur




Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Mehmet Harmancı nereye koşuyor?
Başkanlığını yaptığı Belediye'de Türk adı geçmesi onu mutlu ediyor mu yoksa fikirleri ile tezat mı oluşturuyor?
DorukTürk Merkez Gazetesi'ni gerek sosyal medya üzerinden gerekse basılı olarak satın alarak takip edenler bilirler ki biz TC ile KKTC'yi et ile tırnak gören ve tam da bu sebep ile İkinci Sancak adı ile gazetemizin bir sayfasını tamamen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ayırmışızdır.
Ve bu sayfada Lefkoşa Belediyesi'ne de yer vermiş ve facebook hesaplarından bize teşekkür notu gelmiştir.
Dolayısı ile bizim kurum ile herhangi bir alıp veremediğimiz yoktur olamazda.
Bizi ilgilendiren kurumların başındaki kişilerin Türk Dünyasına verdikleri hizmet ve ya zarardır.
Kıstasımız budur. Çünkü Kıbrıs her Türk evladının kutsal bir davasıdır. Kan ile bedel ödeyerek kazanılmış ve daha çok yol alınması gereken bir dava.
Tam da bu hassasiyet ile konuya baktığımızda gencecik körpecik vatan evlatlarının Kıbrıs Türkü'nün "REDDEDİYORUZ" adı altında görünüşte masumane ama alt yapı çalışmasında ve geri planda ise Rumculuğa hizmet eden bir organizasyon olduğu görülmektedir.
Ve seyirci gibi gözüken, uzaktan alkışlar, tebrik eder pozisyonda gözüken aslında projenin eşbaşkanı olan Mehmet Harmancı'dır.
KKTC'yi sahiplenmeyen, Devlet olarak kabul etmeyen, Türk kelimesini ağzına bile almayan ama adında Türk kelimesi bulunan Lefkaşa Türk Belediyesi'nin başında bulunan Harmancı.

NEDEN REDDEDİYORUZ?

Neyi reddediyorsun?, Neden reddediyorsun?
Kıbrıs'ta GSB'nin kurulacak olması Türkiye Gençliğinin yararlandığı tüm imkanlardan Kıbrıs Türk Gençliğinin de yararlanacak olması neden sizlerde üzüntü yaratıyor Sn. Harmancı.
Laik bir Devlet olan Türkiye'nin hiçbir zaman şahsınızın inancını ve ya inançsızlığını sorgulamazken neden eş dost sohbetlerinizde bunlar gelir her yere mescit yapar dersiniz?
Ezan size rahatsızlık mı veriyor? Çocuklarımız misyonerlerin elinde hızlı bir şekilde Rumculuk rüzgarı ile Hıristiyanlaştırılsın mı?
Spor ile ilgili atılan bu adım bilinçli olarak siz ve arkadaşlarınız tarafından nereye çekiliyor?
Amacınız ne?
Kime ve neye hizmet ediyorsunuz?

KKTC Meclisinde Askerimize Tecavüzcü yaftası vuran Doğuş Derya'ya hakaret ettiler diye insanlara Ahlak timsali kesilip ders verir; dayanışırsınız?
Diğer taraftan Meclisteki 27 vekile "Amip bile değilsiniz" diyen insanlarla dayanışma adı altında full destek olursunuz?
Bu çocukların bir fiil suç işliyor olması ve yarın yargıya taşındığında ceza alıp sicillerine işlenmesi sizi mutlu mu edecek? Yoksa umurunuzda bile olmayacak mı?
Onlar kullanılıp atılacak gelecekleri karartılacak bir figüran mı sizi nezdinizde?
Siz aslında bu koordinasyonu reddetme adı altında TC ve KKTC birlikteliğini mi reddediyorsunuz?
Lefkoşa Halkını binbir emek ile getirilen ve Rum'un dahi talep ettiği suyu kullandırtmayarak ilk isyan bayrağını açan ve Devlete rağmen benim diyen siz değil misiniz?
Sevgili Harmancı sizi aklı selim olmaya davet ediyorum.
Kendinize her türlü zararı verebilirsiniz bu bizi ilgilendirmez. Ama Türk Gençliğine gaz vererek onları örgütleyerek ve Rum'un kucağına atılmasına ve onlara zarar verilmesine bilesiniz ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Kurucu İradesi izin vermez.
Yaşayacağız ve göreceğiz.
Herkes için herşeyin hayırlısı.


Sabih Samur, 16 Haziran 2016






SABİH SAMUR ( Bizden Biri ! )

"Ülkemizin bölünmez bütünlüğü noktasında tarafız" derken yine yanlış mı anlaşıldık?
Biz Federal Yapılanmaya sıcak bakanlarla, "hodri meydan" diyenlerle aynı tarafta olamayız, olmayız.
Bu söylem düzeltilecek. Herkes doğru yolu bulacak.
Devletin söylemi tektir.
Hükümeti temsil edenler de o söyleme hızla uyum sağlar.
Bizden hatırlatması.


Sabih Samur



Yapılacak çok işimiz, alınacak çok yolumuz var.
Ama BM ile ama tek başımıza.
Önce kendi ülkemizde Süpürme Harekatını tamamlayacak sonrasında da Türk'e yakışanı yapıp bu ülkeleri düzelteceğiz.

Kod Adı TC

BEN KEMAL

Gönderen SABİH SAMUR | 12:03 ÖÖ | 0 yorum »

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: BEN KEMAL: Ben Kemal. Şehidimizin cenazesi nedeni ile Edirne'deyim, Selimiye'de. Biraz sonra cenaze namazı kılacağım. Gözlerimi kapattım ama he...



İZMİR’in Seferihisar ilçesi Doğanbey mevkisinde gerçekleştirilen Efes Birleşik Fiili Atışlı Tatbikatı’nda Almanya, ABD, Azerbaycan, İngiltere, Katar, Pakistan, Polonya ve Suudi Arabistan’dan 900 yabancı asker yer alırken, yaklaşık 7 bin 500 personel görev yapmaktadır.
Sözde Dost ve Müttefik ABD'nin (yanlışlıkla) tarafımıza atacağı gerçek füzelere karşı TSK, tatbikat bitene kadar kendini Kırmızı pozisyonda savunma ve taarruz durumunda hazır bulundurmalıdır.
Vurulduktan sonra çizilen kestanenin davası olmaz!
1992 MUAVENET VURULMASI dün gibi aklımızdadır.

Sabih Samur, 1 Haziran 2016, TÜRKİYE



R.R. Denktaş Düşüncelerini Yaşatma Derneği Kurucu Başkanı Latif Akça kime, ne rahatsızlık verdi?
Yıllardır Lefkoşa Türk Belediyesi'nde iki arkadaş gibi çalıştığı ve çok sevdiği Belediye Başkanı Mehmet Harmancı neden Latif Akça'nın 1974'ten beri görülmemiş bir uygulama ve nedenlerle iş akdine son verdi?
Bu karar Mehmet Harmancı'nın öz iradesi midir yoksa üzerinde daha üst makamlardan bir siyasi baskı mı vardır?
Hangi siyasiler Latif Akça'nın arkasında ve yanında yer alan halk gücünden çekinirler?
Bugün Derneklerin bir bütün olarak bir araya gelip basın açıklaması yaparak, Mehmet Harmancı'ya mesaj vermeleri nasıl okunmalıdır?
Latif Akça, Tuğrul Türkeş ile Ada'nın hangi hayati meselesini konuştu?
Evet tüm bunları ben de sizler gibi merak ediyorum.
Görünen o ki Ada çok sıcak gelişmelere gebe.


Sabih Samur, 2 Haziran 2016, Türkiye


Bayrak varsa ben varım!

Sabih Samur, 18 Mayıs 2016, Dalaman

KADİM DEVLET Sabih Samur

Gönderen Samur Medya | 2:32 ÖS | 0 yorum »

23 Nisan Denizde Bayram

Gönderen SABİH SAMUR | 10:48 ÖÖ | 0 yorum »


Yeşim Udum Yazdı: Atatürk Orman Çiftliği'nde Yaşamak

DORUKTÜRK MERKEZ'DE;  http://www.dorukturk.tv/makale/yesim-udum/ataturk-orman-ciftliginde-yasamak/251.html



Bizi Karamürsel sepeti zannetme gafletine düşenler,
Dünyanın Brüksel'den, New York'tan yönetildiğini zannederler!
Fotoğrafa dikkatli bakın ve mesajı alın.
Burası İstanbul.
Burası Sultanahmet.
Burası Ayasofya.
Son sözü Türkiye söyler.
Son sözü TÜRK söyler.


Sabih Samur, 24 Mart 2016, İSTANBUL

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: "Son Söz Siyasetin" programı Sabih Samur sunumu il...: "Son Söz Siyasetin" programı Sabih Samur sunumu ile DORUKTÜRK TV'de başlıyor... İlk konuğumuz ? 28 Mart 2016 Pazartesi www....


Değerli Arkadaşlarım oyun çok büyük diye aylardır yırtınıp duruyoruz. T.C. Cumhurbaşkanı etrafındaki ABD işbirlikçisi bir takım Danışmanlar tarafından kandırılıyor diye AKİT TV'de ki programımda da dahil olmak üzere isim de vererek açıkladım.
Recep Tayyip Erdoğan egolarına yenik düşürülerek Yeni Osmanlı adı altında Osmanlıcılık Masalı ile KANDIRILMIŞTIR!
Ve kandıran ABD bu defa Askere ayar vererek yürüyün arkanızdayım demektedir. Linke göz atın. Ne demek istediğimi çok net anlayacaksınız.


"ABD'deki bir düşünce kuruluşunda dikkat çekici bir yazı yayımlandı. Eski bir Pentagon yetkilisi, Türkiye'de bir askeri darbe ihtimalini tartıştıktan sonra, ABD'nin olası bir darbede, darbe yönetimi ile ilişki kuracağını söyledi.

http://haber.sol.org.tr/…/eski-pentagon-yetkilisi-turkiyede… "

Zerrap falan filan bunlar Buzdağının rakıya koyulan buz parçası büyüklüğünde.
Asıl istenen Cumhurbaşkanının illegal olarak indirilip, ABD isteği ile yargılanması!
Bir Türk Vatandaşı olarak Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum.
Lütfen artık uykudan uyanın. Bu aziz milletten özür dileyin.
Ve ne olur "Türk Milleti" deyin. "Ben Türküm" deyin.
Bu millet sizi sahiplenecektir.
Diğer taraftan şunu çok net söylüyorum. Eğer bir suç varsa bunu sorgulayacak olan T.C.'dir!
Bizden, benim Devletimden kimse Amerika'nın dümen suyuna girmesini beklemesin, bekleyemez!
Türkiye doğru yolu kendi iradesi ile bulacaktır.
BİZ MANDA DEĞİLİZ.
Mandacı zihniyette günü gelir hesabını verir.

Sabih Samur, 22 Mart 2016, TÜRKİYE



Sevgili Brüksel geçmiş olsun.
Bu sizin teröristiniz, bizim değil.
Sizi anlamaya çalışıyoruz.
Neyse siz PKK çadırı kurdurmaya ve paçavra sallamaya devam.
Hepimiz dost ve müttefikiz.

Sabih Samur, 22 Mart 2016


KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Facebook ve Twitter'in fişi çekilerek Yarın bekle...: Facebook ve Twitter'in fişleri çekilerek yarın beklenilen terör eylemleri durdurulmuştur. Yaşasın adı söylenemeyen (TÜRK) milletimi yöne...

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: 55 YAŞ ve ÖLÜM ÜZERİNE: Plus dolet quam meses est, qui ante dolet quam messe est. (Seneka) Gereğinden önce dertlenmek, gereğinden fazla dertlenmektir. Bu sıralar,...

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: AN İTİBARİ İLE Google (18 Mart 2016, 12:15 ): AN İTİBARİ İLE Google (18 Mart 2016, 12:15 ) Ankara Vurulur, facebook kafa yapar; "Şakir kendinin güvende olduğunu bildirdi" der. ...


Başın sağ olsun Türkiyem

Kiminiz beni bu duruşumdan dolayı kiminiz ise başörtüsü ile Meclise girilmesine karşı çıktığım için bazen dalga geçerek bazen küfürle anıyorsunuz.
Evet ben nezaketimle, duruşumla diplomat kişiliğe sahip bir bireydim. Devlet terbiyesi ile yetişmiştim.
T.C. Başbakanının karşısında Amerkan rahatlığı ve kibiri ile duran bu adama ben; terbiyemi, karakterimi vücut dilime yansıtarak cevap verdim o tarihte, bu daha önceden planlanmış ve kurgulanmış fotoğrafta.
Benim iktidarımda ne İRAN'a ne IRAK'a, ne SURİYE'ye müdahale edilemedi, bu ülkelerin toprak bütünlüğü asla tartışılamadı.
Bugünkü gibi paramparça bir Irak ve Suriye benim dönemimde hayal bile edilemezdi.
Biz şov yapmadık, çok konuşmadık. Gerektiği zaman konuşulması gerektiği kadar konuştuk.
Önce diplomasiyi konuşturduk, sonra gücümüzü; Kıbrıs'ta olduğu gibi.
Bugün başörtü sorunu yok. 13 senedir yok.
Ve fakat hala başörtüsünü konuşuyoruz.
Yeni dünyalar kuruluyor biz ise kurulan dünyada değil bize öngörülen ve uygulamamız istenen rolde yaşıyor, yaşatılıyoruz.
Ne diyeyim?
Kolaylıklar diliyorum.
İnancımıza mutlaka sarılalım.
Diğer taraftan bayrağımıza, adımıza, vatanımızı da sarılalım.
Türk kelimesine milletimize sahip çıkalım.
Kıbrıs'a dikkat edelim.
Takılmayın fotoğraflara. Bacak bacak üstüne atarak ülkeler güçlü olmuyor. Dik duruşla ve icraatla güçlü oluyor.
Yeniden saygın ve çekinilen bir ülke olabilmek ümidiyle.


Baki selam

Bülent Ecevit (Seslendiren SS1967)

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Ne istiyorum biliyor musun?: Ne istiyorum biliyor musun? Starterli Kamu Yöneticisi istiyorum! ABD Ankara Büyükelçisini çağırıp; "Oğlum sen ne ayaksın?" diyece...

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Sizleri seviyorum Sevgili DÜMENCİLER :): Geçen hafta BİR günlüğüne ERBAKAN'CI olanların tamamı bu hafta AKİF'Çİ. Ne güzel her hafta Dümencilik Sanatını icra etmek. Sizleri s...

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Ayasofya Camii ve Meryem Ana Heykeli: SABİH SAMUR ( Bizden Biri ! ) Önce Ayasofya Camii tekrar ibadete açılır, hoparlörle değil bir fiil müezzinim minareden ezanı okur; işte o za...

SAMUR Medya: Halil Şıvgın konuğumuz oldu: AKİT TV, ÇAPRAZ SORGU, 27 ŞUBAT 2016 Konuğumuz ANAP Kurucu Üyesi ve Sağlık Eski Bakanı Halil Şıvgın, Ahmet Anapalı ve Sabih Samur'u...


Gününüz aydın, ocağımız şen olsun Dostlarım.
Ankara vurulur, Edirne ayağa kalkar.
Başkenti vurduk, psikolojik olarak yıktık sanan İngilizce konuşan Ruslar, bilmez misiniz bize her yer başkent!
Edirne'den gelsin bu defaki cuma seslenişimiz; Hayırlı Cumalar.

Sabih Samur

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: Üsküdar Buluşması: Yükselen Türkiye Platformu Genel Sekreteri Sn. Durmus Celen ile 3 saat süren toplantının ardından bir enstantane. Memleket Meseleleri konus...

Irak'tan geldiler,
Afrika'dan geldiler,
Araplardan geldiler,
Suriye'den geldiler,
Şarktan geldiler, garptan geldiler, geldiler...

Kim geldiyse, geç dedi bizim hükümet!

Ne kayıt tutuldu, ne kontrol yapıldı!

Oysa Türkiye, bu Hükümet dönemine kadar geçen 90 yıllık dönemde, toplamda sadece iki milyon mülteci kabul etmişti.

Son üç yılda ise, üç milyon mülteci!!!

Yüz bine yakın mülteci yine sınırımızda!

Dışişleri Bakanı'na göre; Halep civarından gelenlerin sayısı 1.000.000'u bulabilir!

Ekonomik yapımız bozuluyor!
Kültürel yapımız bozuluyor!
Siyasal yapımız bozuluyor!
Ahlak yapımız bozuluyor!

Suriye'den gelen birçok küçük kızın, ailelerinden para karşılığı satın alınıp zorla kuma veya metres yapıldığını biliyor musunuz?

Suriyeli birçok çocuğun dilenci mafyasının eline düşüp dilendirildiğini bilmiyor olabilirsiniz!

Peki ya aileleri tarafından her köşe başında dilendirilen zavallıları görmüyor musunuz?

Yakın zamanda ise, birçok suç örgütünün maşası olarak yine bu mültecileri görmeye hazır olun!

İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi'nin verilerine göre:
*Dil, kültür ve yaşam tarzı farklıkları toplumsal uyumu güçleştirmektedir.
*Yerel halk arasında çok eşlilik yaygınlaşmakta, buna bağlı olarak boşanma oranları artmaktadır.
*Çocuk işçiler yaygınlaşmaktadır.
*Etnik ve mezhepsel kutuplaşmayı tetikleyebilecek zemin oluşmaktadır.
*Çarpık yapılaşma artmaktadır.
*Bazı sınır illerinde demografik yapının değişmesinin yarattığı kaygı söz konusudur.
*Demografik yapıda (doğurganlık oranı, nüfus artış oranı) değişim ortaya çıkmaktadır.

Hepsinden geçtim, DEMOGRAFİK YAPIMIZ BOZULUYOR!

Nasıl mı?

Hadi gelecek bir milyonu ve diğerlerini geçelim, sadece şu anda ülkemizde olan üç milyonu ele alalım.

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre:

*3 milyon Suriyeli'nin sadece 1 milyon 758 bini kayıt altına alınmış durumda. Diğerleri kayıtsız!

*Son üç yıl içinde, Türkiye'de toplam 100 BİN SURİYELİ BEBEK DOĞDU. Bunlar kayıtlı olup bilineni. Ya bilinmeyen doğumlar?

80 bin nüfusa sahip Osmaniye'de 25 bin, 128 bin nufusu olan olan Kilis'te 86 bin Suriyeli yaşıyor!

T.C. İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi verilerine göre, halen Türkiye'deki Suriyeli nüfus toplam nüfusun %3'ünü oluşturuyor.

Bugün üç milyon olan Suriye'lilerin nüfusu; Cumhurbaşkanımızı dinleyip sadece üçer çocuk yapmaları halinde bile sadece iki kuşakta yani yaklaşık 20 yılda 27-30 milyon civarına ulaşıyor!

Bölücü Kürtçülerin doğum oranı ise aile başına ortalama beş çocuk!

Ve tabi bir de diğer etnik kökenlerden gelen sığınmacılar ve mülteciler var. Bu arada ülkemizdeki Ermeni, Yezidi, Süryani ve Keldani gibi unsurları da unutmayın.

Büyük şehirlerimizde göze çarpan zenci oranının gün geçtikçe arttığını fark etmiyor musunuz?

İçimizdeki irlandalılar yıllardır içimizde birer ayrık otu gibi yayılmakta ve her yeri ele geçirmekte değil midir?

Bebek Katili Öcalan'ın "Ya silahına sarıl, ya karına sarıl" talimatı boşuna mıdır?

Günümüzün en etkili savaşlarından biri de DEMOGRAFİK SAVAŞTIR!

Türkiye ise bu savaşın tam ortasındadır.

Uygulamalara bakıldığında odur ki, bu savaşta Türk Hükümeti Türk milletinin yanında değildir!

Çünkü DEMOGRAFİK YAPIMIZ DEĞİŞTİRİLİYOR!

Neden mi?

Nüfusumuz bozularak nüfuzumuz bozulacaktır (yok edilecektir)

Sevgiyle ve uyanık kalın.




Kent-sel Dönüşüm zamanla olur.
Bizim önceliğimiz Türk-sel Dönüşüm!
Sadece Kürt kökenliler değil, dönmemek üzere gelen Suriyeli de
Türküm diyecek, Şanlı Bayrağımızın altında yaşamayı
kabul etti ise.
Türk Ulus Devletinin kuruluş çizgisine geri dönülecek;
dönülmek zorunda.
Bu toprak hiç kimsenin ve hiçbir iradenin deneme yanılma yöntemi ile kendi doğrusunu bulmaya çalışma yeri değildir.
Doğru birdir. O doğru da Kurucu İradenin bizatihi gösterdiği
yol ve kurallar manzumesidir.
Türklük Şemsiyesi kimseyi ıslatmadan bu topraklarda barındıracak yegane güçtür. İslam başta olmak üzere tüm din ve ırklara mensup olanlar eğer bu topraklarda yaşayacaklarsa TÜRK olduklarını kabul edecek ve bunu telaffuz edeceklerdir.

Kamuoyunun bilgi ve ilgisine

Sabih Samur, 6 Şubat 2016 21:00 TÜRKİYE

KÖŞE YAZILARIM ve KÖŞESİZ YAZILARIM: KİMBİLİR?: İki yıldır şehir efsanesi tadında kulaktan kulağa dolaşan ve Merkez Sağ, Sağda Yeni Parti gibi isimlerle duyulan ve bu oluşumda adı geçen Bü...



SABİH SAMUR ( Bizden Biri ! )

Biz Diyarbakır Sur'da Lejyonerler tarafından vurulurken Lejyonerleri sahaya sürenler; Güney Kıbrıs'ta Kıbrıs'ın geleceği ile ilgili anlaşmalara imza atıyorlar.
Benim kendini "Kıbrıslıyım" diye tanımlayan ve Türküm demekten imtina eden KKTC'nin Erkleri ise hala "Davos'ta nasıldım ama" diyerek çak yapıyorlar.
Sn. Recep Tayyip Erdoğan sonra Başkan olursunuz ama şimdi mevcut Cumhurbaşkanı yetkinizle lütfen Başbakan ve Bakanlar Kurulunuz le birlikte Ada'ya gidiniz.
Ada Sahipsiz ve yanlış yolda!

Sabih Samur





Doruktürk Merkez


MİLLİ GÜVENLİK KURULU, 27 OCAK 2016 TARİHİNDE TOPLANTISINI YAPMIŞTIR.

TOPLANTIDA;

1. VATANDAŞLARIMIZIN HUZUR VE GÜVENLİĞİ İLE KAMU DÜZENİNİN SAĞLANMASI AMACIYLA YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER KAPSAMLI OLARAK GÖRÜŞÜLMÜŞTÜR.


BU ÇERÇEVEDE; MİLLÎ GÜVENLİĞİMİZE YÖNELİK İÇ VE DIŞ TEHDİTLER İLE BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE, PARALEL DEVLET YAPILANMASINA VE DEAŞ’A KARŞI YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA SÜRDÜRÜLEN MÜCADELE ETRAFLICA DEĞERLENDİRİLMİŞTİR.

KİMDEN VE NEREDEN KAYNAKLANIRSA KAYNAKLANSIN, TERÖRÜN HER TÜRÜ BERTARAF EDİLENE KADAR, KARARLI VE İLKELİ ŞEKİLDE MÜCADELEYE DEVAM EDİLECEĞİ BELİRTİLMİŞTİR.

MİLLETİN TEMEL DEĞERLERİNİ VE BİRLİKTE YAŞAMA ARZUSUNU HEDEF ALARAK, EĞİTİM YUVALARINI, SAĞLIK KURULUŞLARINI, CAMİLERİ TAHRİP EDİP KULLANILAMAZ HÂLE GETİREN, BASKI VE ŞİDDET İLE VATANDAŞLARIMIZI GÖÇE ZORLAYAN, BEBEKLERİ BİLE ÖLDÜREN BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜCADELENİN, AYNI AZİM VE KARARLILIKLA SÜRDÜRÜLECEĞİ VURGULANMIŞTIR.

İNSANLIK DIŞI TERÖR EYLEMLERİYLE, MİLLETİMİZİN BİRLİK VE BERABERLİĞİNE KASTEDEN ÖRGÜTLE MÜCADELENİN, HUKUK KURALLARI İÇERİSİNDE, VATANDAŞLARIMIZIN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ KONUSUNDA HASSASİYET GÖSTERİLEREK YÜRÜTÜLMEKTE OLDUĞU, ZARAR GÖREN VATANDAŞLARIMIZIN MAĞDURİYETLERİNİN GİDERİLMESİNE YÖNELİK TEDBİRLERİN ALINACAĞI İFADE EDİLMİŞTİR.

BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI, YAKIN İŞ BİRLİĞİ VE KOORDİNASYON İÇERİSİNDE BAŞARILI OPERASYONLAR İCRA EDEN GÜVENLİK KUVVETLERİMİZİN ÜSTÜN GAYRETLERİ TAKDİRLE KARŞILANMIŞ, ŞEHİTLERİMİZE RAHMET, YARALILARIMIZA ACİL ŞİFALAR DİLENMİŞTİR.

2. SURİYE’DE YAŞANAN GELİŞMELER DEĞERLENDİRİLMİŞ; BU ÜLKEDEN KAYNAKLANAN TEHDİTLERİN, ÜLKEMİZİN VE BÖLGENİN GÜVENLİK VE İSTİKRARINA ETKİLERİ İLE SİYASİ ÇÖZÜM KONUSUNDAKİ SON GELİŞMELER ÜZERİNDE DURULMUŞTUR.

MUHALİF GRUPLARLA BİRLİKTE SURİYE TÜRKMENLERİNE OLAN DESTEĞİMİZİN DEVAM EDECEĞİ YÖNÜNDEKİ KARARLILIĞIMIZ TEYİT EDİLMİŞTİR.

MÜLTECİ KONUSU BAŞTA OLMAK ÜZERE, SINIR GÜVENLİĞİMİZİ ETKİLEYEBİLECEK HUSUSLAR ELE ALINMIŞ, SON GÜNLERDE SINIRLARIMIZA YAKIN BÖLGELERDE MEYDANA GELEN HADİSELERİN TEKERRÜRÜNE MANİ OLMAK MAKSADIYLA, ALINAN VE ALINABİLECEK İLAVE TEDBİRLER GÖZDEN GEÇİRİLMİŞTİR.

SURİYE’NİN GELECEĞİNİN İNŞASINDA NE MEVCUT REJİMİN, NE DEAŞ, NE DE PYD-YPG BAŞTA OLMAK ÜZERE HERHANGİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YER ALMAMASI GEREKTİĞİ İFADE EDİLMİŞTİR.

3. RUSYA’NIN SURİYE’DEKİ REJİMLE BİRLİKTE YÜRÜTTÜĞÜ FAALİYETLER HAKKINDA KURUL’A BİLGİ VERİLMİŞTİR.

BÖLGEDE İSTİKRARIN TESİS EDİLMESİNDE, MÜTTEFİKLERİMİZ VE ULUSLARARASI TOPLUMLA BİRLİKTE HAREKET EDİLMEKTE OLDUĞU BELİRTİLMİŞTİR.

4. IRAK’TA YAŞANAN SON GELİŞMELER DEĞERLENDİRİLMİŞ, TERÖRLE MÜCADELESİNDE YANINDA OLDUĞUMUZ IRAK’LA İKİLİ İLİŞKİLERİMİZİ GELİŞTİRECEK UNSURLAR HAKKINDA KURUL’A BİLGİ SUNULMUŞTUR.

AYRICA, LİBYA VE YEMEN İLE ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DAKİ GELİŞMELER ELE ALINMIŞTIR.

5. AVRUPA BİRLİĞİ İLE YENİDEN OLUMLU BİR İVME KAZANAN İLİŞKİLERİMİZDEKİ SON GELİŞMELERDEN DUYULAN MEMNUNİYET İFADE EDİLMİŞTİR.

6. SİBER SALDIRILAR, SİBER GÜVENLİK VE SİBER GÜVENLİK FAALİYETLERİNE DAİR KURUL’A BİLGİ SUNULMUŞTUR.

KAMUOYUNUN BİLGİSİNE SAYGIYLA SUNULUR.

EMPERYALİSTLER ve KIBRIS

Gönderen SABİH SAMUR | 6:48 ÖS | , , , , | 0 yorum »


Büyük Proje Ne idi?
Emperyalistler ve Kıbrıs.
Biz bu adanın iki ortağından biriyiz. Kimsenin hakkında asla gözümüz olmadı. 1960 cumhuriyetine giden yolda bile Rum ortağın EOKA'yı kurup bizi yok etme yemini içtiğinde biz direnmek için TMT'yi üç yıl sonra kurduğumuzu unuttuk.
Bereketcilerimizi Unuttuk.
Kırmızı Otobüsü içinde insanlarımızla gömdüklerini unuttuk. Cumhuriyetteki haklarımızın çok olduğunu iddia eden Rum Lider Makarios Yeni Anayasasını geçirmek için ne denli baskılar yaptığını unuttuk.
1963 Kanlı Noel gecesini bile nerde ise Rumun yaptığını unutturarak bizim yaptığımıza halkımızı inandırmaya çalıştılar.
Bazı kanı bozukların buna inandığını da biliyoruz.
Kantonları unuttuk. Çadırlarda yağmurun çamurun içinde yaşam mücadelesi verdiğimizi ,makarına nohut ve pilavdan başka aşımız olmadığını unuttuk.
Bitlenmeyelim diye kafalarımızın kazındığını unuttuk.
123 köyümüzün yakılıp yıkıldığını unuttuk.
1974 yılına kadar rumların yaptıkları başta Taşken olmak üzere Muratağa ,Atlılar ve Sandallılarda anne karnındaki 6 aylık çocuktan tutun da 80 yaşındaki nineye yapılan vahşeti unuttuk. Halkımızın aklı ile oynayan emperyalisler milyarlarca para döktüler adanın kuzeyine. Tek bir hedefleri vardı .Önce Milli Benliği yok edeceklerdi. Milli Benliği yok olan bir halk maneviyatını kaybecek ve kör kuyuda kaybolacaktı.
Önce medyada kalemleri satın aldılar. Sonra besledikleri destekledikleri siyasi kurumları ve dernekleri.
Tek bir amaç vardı; Adada Türk Gücünü zayıflatmak ve Rum'un egemenliği altında azınlık bir halk olarak yaşamasını sağlamaktı.
Bu işe hizmet edenlerin banka hesaplarındaki paraların sınırı yok. Vatanına ihanet eden bu zavallılar aslında bu paraları yiyecek olan evlatlarının yaşayabileceği bir Vatanları olamayacağının farkına varamayacak kadar paranın esiri olmuşlar.
Kardeşlerim, hepimizin en birinci vazifesi adada oynanan bu oyunu bozmak ve unutanlara hatırlatmaktır.
Adada Türk Milliyetcilerini Yok etme çalışmaları hızla sürmektedir. Bu Proje Milli ve manevi duyguları yok etmektir.
Rum tarafında milliyetcileri besleyenlerin sanırım ne yapmaya çalıştıklarını hepimiz çok net görebiliriz.


Saygılarımla

Latif AKÇA, 16 Ocak 2016, Lefkoşa



KIRMIZI KİTAP

Tayyip Erdoğan'a gönülden bağlı olanların, yakın çevresi ve hatta danışmanlarının atladığı belki de inanıp kabullenmek istemedikleri bir şey var.
Recep Tayyip Erdoğan mevcut durumu, konumunun gerektirdiği şekli ile davranmaktadır ve davranacaktır.
Lütfen, seven sevmeyen herkes, bugün öğle vakti Türk Büyükelçilerine yapılan konuşmayı kelime kelime izlesinler, dinlesinler.
Sözleri çok açıktır. Oyunu çok net okuduğunu kimsenin bizi aptal yerine koyamayacağını net bir şekilde dile getirmektedir.
"Bu ülkenin KÜRT MESELESİ YOKTUR!" cümlesi Devletin cümlesidir ve artık Tayyip Erdoğan siyasi değildir. Bu saatten sonra da geçmişe dönük tabanına göz kırpan, gönül almak için eski söylemlere dönmesi mümkün değildir; onun geleceğini bitirir.
Ülkenin ise buna tahammülü yoktur. Kendisi de bunu çok iyi bilmektedir.
Daha Türkçesi içi boşaltılmış Osmanlıcılık oyunu bitmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti artık Kadim Devlet ağzı ile konuşacaktır.
Önce Selçuklu ile barışacak, Selçuklu ile sorunu çözecek, Selçuklu'daki stratejik şifreleri çözecektir. Ecdadımız dediğimiz; geleneklerimiz dediğimiz 600 küsur sene; tekrar tahlil edilecek Acem Diyarı ile olan ilişkiler didik didik edilerek gözden geçirilecektir.
Konu sadece terör değil, konu sadece askeri manevralar değildir. Konu T.C.'yi küçümsemek de değildir.
Selçuklu Önemli!
Bugün kurgulanmaya çalışılan ve Müslüman olmayanlar tarafından oluşturulan Küresel Oyun; bizlerin mezhep savaşına sokulmasıdır. Dünyada bu oyunu bozacak tek ülke Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bizleriz.
Bizleri kimse Sünni, Şii, Alevi, Hanefi ... gibi kısımlara bölemez. Türkiye öyle güçlüdür ki bu oyunu bozar. Çünkü biz saydığımız tüm bu inanç çeşitliliğini bu topraklarda barındırabilen yegane ülkeyiz!
Tüm bu oyunların farkında olanda Devletin yürü dediği Tayyip Erdoğan'dır.
Ve daha da önemlisi Türkiye, sonuçta bir fani olan Tayyip Erdoğan sonrasını da kurgulamalıdır.
Türkiye 2020leri başkalarının belirlediği şekli ile dost ve düşman olarak şekillendirilmiş komşuluk ilişkileri ile yürütmeyecektir.
Osmanlı Ezberleri, okumaları dahi tekrar gözden geçirilecektir.
Türkiye "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesini yanlış değerlendiren bir ülke olmayacaktır.
Çünkü bizatihi Kurucu Unsur, Mustafa Kemal Atatürk ve Dava Arkadaşları Edilgen değil Etkin idiler. Oyun Kurucu idiler.
Türkiye Oyun Kurucu olmak zorundadır, oluyor, olacak ta.
2.200 Yıllık Kadim Devlet geleneği devam etmektedir. Diyarbakır'da, Mardin'de, Hakkari'de kimlerle savaştığımızı, hangi partilerin kimlere hizmet ettiğini, söylemlerini hepsini biliyoruz, hakimiz.
Gün artık particilik sığlığından çıkma günüdür. Global Köy/Dünya masalı bitmiştir.
Gün geçmişini 2.200 yıl itibari ile sahiplenen Türkiye Cumhuriyeti önderliğinde ve Türklük Şemsiyesi altında, şoven olmayan, Türklüğü içselleştiren, başta müslümanlık olmak üzere aynı Osmanlıdaki gibi tüm vatandaşlarını inanç çeşitliliği ve renkleri ile kucaklayan bir Türkiye.
Sümene Manastırında Ayin, Ayasofya'da ve Lefkoşa Selimiye'de Ezanın okunduğu Türk Cumhuriyetlerinin, Sancakların kolkola olduğu bir medeniyet.
Kırmızı Kitap bunları yazar. Sn. Recep Tayyip Erdoğan ve sonrasında oluşacak Liderler de bu kitabı kalben, inanarak uygular.
Var olsun Devletim.
Var olsun Milletim.

Sabih Samur, 12 Ocak 2016 19:00, TÜRKİYE

BEYAZ AÇIK MEKTUP

Gönderen SABİH SAMUR | 8:34 ÖS | 0 yorum »

BEYAZ AÇIK MEKTUP


"Terörle ve teröristle mücadele eden, bu uğurda bayrağımıza sarılı tabutlarla şehitlik makamı ile şereflenen ve şereflenmeyi göze alan bu vatanın evlatlarına yaptığın ayıbı unutmayacağız. Ben bir polis olarak, senin 'polis çocuğuyum' demeni istemiyorum. Terör örgütü çığırtkanlığı yapan, isminin ve mesleğinin sahte olduğunu öğrendiğimiz o kadını yayında tam 3 kere alkışlattın ya, binlerce şehidin kemikleri sızlamaya dursun Beyaz"


Özel Harekat Polisi


Kaynak: http://www.yeniakit.com.tr/haber/ozel-harekat-polisinden-beyaza-mesaj-120151.html


- Çalışan ve iş bulup çalışamayan,
- Dümenden Sekiz, On Yerel Gazeteci bulup başına geçip Başkan (?) olan ve aslında bir sonraki seçimlere Milletvekili olmak için lobi faaliyeti yapan, kurumu ve mesleği meze olarak kullanan,
- Gazeteciliği tehdit amaçlı kalemşor olarak kullanan,
- Dini enstrümanları gazetenin her yerine serpiştirip, insanların dini inançlarını sonuna kadar suistimal eden ve fakat gazetecilik yapan,
ve tüm bunların yanında sigortası haftalık ve bazen bir kaç günlük ödendiği halde, yaklaşık 2.500 TL maaşla köşeyazarlığı yapan, bu memleket için muhalefet yapan adam gibi adamlar, gerçek gazeteciler...


Evet kendinizi hangi satırda buldunuz bilmem. O Allah ile sizin aranızda.
Bildiğim tek şey var bu aziz Millet; ADAM ile FIRILDAK'ı, her dönemin adamını ayıracak zeka ve deneyime ve en önemlisi kalp gözüne sahip.

Dip Not: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hatalıdır. Neden mi?
Can Dündar gibi her devrin adamını neredeyse Kahraman yaptığı için.
Bu arada her cezaevine gireni cezaevi maalesef ıslah edecek teknoloji ve sisteme sahip değil.
Yolunda olanlar yolunda olmaya devam edecektir.

Çalışan Gazeteciler Gününüz kutlu olsun.

Sabih Samur, 10 Ocak 2016, TÜRKİYE


Önemli bir Arşiv;

TÜRKİYELİLİK ve Dünün Cumhurbaşkanı, Bugünün Cumhurbaşkanı ve MHP Genel Başkan Adayı (?)

Adana'da gazetecilik mesleğini icra eden Cesur Yürekli kızımız Puna Güleçöz paylaşmış fotoğrafı. Bizde fotoğraf eksik kalmasın bir kaç kelam edelim dedik.
Arkadaş listemde yer alan kişiler zaman zaman farkındayım içten içe beni eleştiriyorlar; "Yahu Sabih Samur AK Partiye mi kaydı? Söylemlerinde değişiklik var" şeklinde. Bir de yeni eklenen AK Partili arkadaşlar ise eleştirel yaklaşımlara "Allah Allah ne yapmak istiyor bu adam?" diyorlar.
Kimseyi yormayayım. İşte tam da yapmak istediğimi yapıyorum şu an.
Herkesi temsil ettiği makama uygun söyleme sevk ediyorum.
Hangi yetki ile mi? Kurucu İrade bana neyi emretti ise ne için askerde yemin etti isem o yetki ile.
Herkes biliyor ki, ben Devletçiyim. Söylemlerim Devleti konuşturur, ses olur.
Ve bu fotoğraf?
Dünde yer alan ve orada kalması gereken tamamen yanlış bir söylem.
Sonucu ortada.
Bugün Devleti temsil eden Sn. Cumhurbaşkanı artık siyasi değil; O Devlet Adamı. Ve tam da bu nedenle Türklüğün gerektirdiği ne varsa sonuna kadar yapıyor yapacak da.
Diyarbakır'ın girişine o sökülen takı, o üzerinde "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazan takı tekrar takacak, monte edecek kişi, Türk Yıldızları ile aynı üniformayı gururla giyen ve poz veren Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Bu görev onundur. Uygulayacaktır.
İzleyin ve görün.


Sabih Samur
Kurucu İradenin Neferi




Kaynak:

DorukTürk Merkez Gazetesi

http://www.dorukturk.tv/makale/sabih-samur/turkiyelilik-ve-dunun-cumhurbaskani-bugunun-cumhurbaskani-ve-mhp-genel-baskan-adayi-/201.html