Günümüzde savaşlar ovada, göğüs göğüse süngü takarak icra edilmiyor.
Mertlik beklemek, vücut gücü bunların hiçbiri yok.
Aslında düşmanın bile görünür değil. Dost ve müttefik. Aynı safta gözüküyorsun.
Karşında ise bir ve ya bir kaç piyon.
Kandırılmış zavallı kitleler...
Küçücük çıkarları uğruna karakterinden, namusundan, duruşundan, özünden taviz vererek ellerine verilen elma şekerini yalayıp yutarken piyonu olduğu büyük ülkelere tapan zavallı topluluklar.
İşte Türkiye'ye düşman diye sunulan bunlar. Ve diplomasi, devlet yönetimi, gelenek ve görenekler "biz aptal değiliz, asıl düşmanımız bu ülkedir" diye isim vermeye müsaade etmiyor.
Gerçeği görerek bunu diplomatik bir şekilde son dakika dillendirmeye çalışanlar ise öngörülen ve planlanan şekilde Hak'kın rahmetine kavuşuyor.
Menderes son dakikalarda hangi ülke için ne demişti? Alternatifi ne idi?
Turgut Özal Türk Dünyası ile yakınlaştığı ve Büyük Türkiye söylemine girdiği gün aslında kalemi kırılmıştı.
Diğer lokal olayları muavenet, çuval geçirme vb. dillendirmeye bile gerek yok. Ezberlediniz.
Son bir yılda ise gerek Hükümet gerekse Tayyip Erdoğan liderliğinde belki ayar vermek için belki de gerçekten radikal bir dönüş yapmak için B planı şeklinde hamleler yapıldı. Sert görüntülü söylemlerde bulunuldu sözde dost ve müttefike.
Ve her sertliğin peşinden misli ile karşılık bulundu. Bu karşılık gelene kadar da
hepimizin kullandığı sosyal medyada çok inceden, dozaj dozaj bize ayar verildi.
Yavaş yavaş sonrasında dozajı arttırılarak Çin düşmanlığı!
Çin ile diyalog kurması engellenen ve Uygur Türkleri ile ilgili hiç bir şey yapmayan bir Türkiye. Kendi yüz ölçümü sınırları içinden bağırıp çağırmayan sadece Allah'a havale eden bir Türkiye.
Rusya, Çin, Hindistan ve İran'a düşman olması öğütlenen Natocu Türkiye.
Evet tarih tekerrür ediyor. Nato karşıtı subaylarını ve Ege Ordusunu Hükümetinin gözü önünde Fethullah Cemaat Yapılanmasına kırdıran, yok eden bir Türkiye.
T.C. Cumhurbaşkanı ve oluşacak yeni Hükümet bu gerçekle karşı karşıyadır.
Ya her şeyi göze alarak onurlu ve tam bağımsız olarak yoluna devam edecek ya da her diklenmesinde tokat yiyerek, başına çuvalını efendi efendi giyecektir.
Ve bizler Türk Milleti olarak bu oyunu okuduğumuzu, gördüğümüzü, uyanık olduğumuzu vurgulamak adına bu satırları kaleme alıyoruz.
Tezkereye onay vermeyen bizler, bizim adımıza, Teskere öncesinde ve sonrasında atılan, TBMM'nin haberi ve onayı olmayan imza ve taahhütleri
TÜRK MİLLETİ ADINA REDDEDİYOR, KABUL ETMİYORUZ.
Şahısların Yurt dışında gizli toplantılarda atmış oldukları bu imzalar kendilerini bağlar. Bireysel olarak hesabını verirler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini hiç kimse boyunduruk altına sokamaz.
Arz olunur.
Derin saygılarımla
Sabih Samur, 13 Temmuz 2015, Türkiye


0 yorum