Başlıkta ÇÖZÜMLER değil ÇÖZÜM dememizin nedeni çek mağdurlarının sorunları değil bir sorunu vardır ve bu sorun da sonuçta hapis cezasına çevrilen ADLİ PARA cezasıdır. Adli para cezasına karşı verilecek mücadelenin iki cephesi vardır, SİYASİ MÜCADELE VE HUKUKİ mücadele. Her iki mücadele de sonuçta politik bir mücadeledir ve bu mücadelede tek lazım olmayan şey AVUKATLARDIR. Bu mücadelede avukatlara ihtiyaç yoktur, ama dünya görüşü ile bu mücadeleye gönül vermiş hukukçulara kesinlikle ihtiyaç vardır. Hukukçuların bu mücadeleye katkıları profesyonel ve mesleki bir katkı değildir, bu mücadelede böyle bir katkıya hiç ama hiç ihtiyaç yoktur. Ayrıca çek mağdurları da kendilerine avukat bulma aczi içerisinde değillerdir. Bu nedenlerle avukatların internet sitelerinde “ en iyi çözüm ben de” gibi çek mağdurlarına çözüm reçeteleri sunmalarını ben yadırgıyorum. Bu tür yaklaşımlar mücadeleye zarar veriyor.

MÜCADELENİN SİYASİ CEPHESİ

Mücadelenin siyasi cephesi TBMM’ne yöneliktir. Bu mücadelenin başarıya ulaşması yaratılacak toplumsal muhalefetin gücüne bağlıdır. Özellikle önümüzde genel seçimlerin olması bu mücadelenin başarı şansını artırmaktadır. Siyasi mucadele muhalefete ve iktidara yönelik verilmelidir. Muhalefetin harekete vereceği destek iktidarı uyaracaktır, çünkü muhalefetin her kazanacağı oy iktidar hanesine eksi olarak yansıyacaktır. Bu aşamada muhalefetin tam desteği çek mağdurları için çok önemlidir. Bildiğiniz gibi ana muhalefet partisi CHP bu harekete genel başkan düzeyinde açık bir destek henüz vermemiştir. Geçmişte eski genel başkan Deniz Baykal çok muğlak tartışmalı bir açıklama yapmıştı ve biz kendisini buradan eleştirmiştik. Kılıçdaroğlu’nun açık desteğini almak bu hareket için çok önemlidir. Aynı şekilde MHP, BDP ve DSP’nin vereceği açık destek de çok önemlidir. Bilindiği gibi bu partilerinde açık, net bir destekleri henüz yoktur.

MÜCADELENİN HUKUK CEPHESİ

Mücadelenin hukuk cephesinin yukarda söylediğim gibi hukukçulara ihtiyacı vardır ama AVUKATLARA hiç ihtiyacı yoktur. HUKUKİ CEPHE çok önemlidir. Hukuki cephe neden çok önemlidir? Çünkü çek yasasından adli para cezasının çıkarılması veya idari para cezasına çevirilmesi kısa sürede başarılamayabilir. Bu takdirde infazları gelen çek mağdurları çok zor duruma düşeceklerdir.

OYSA HUKUKİ ÇÖZÜM SİYASİ ÇÖZÜME GÖRE DAHA KOLAY VE DAHA BASİT. ŞÖYLE Kİ:

Yargıtay 10. Ceza Dairesinin “ karşılıksız çek suçunun oluşması için KAST’ın varlığı gereklidir” demesi işi çözecektir. Herhangi bir dosyada bu doğrultuda verilecek bir karar acil sorunlar için kesin bir çözüm olacaktır. Hukuki mücadelede bizim çek suçlarında KAST uygulamasını talep etmemiz çok haklı bir taleptir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi 5941 Sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra verdiği bozma kararlarında 5237 sayılı yasanın 7/2 sine dayandı, neden? Çünkü Türk Ceza Yasasının genel hükümleri özel ceza yasalarını da kapsar. 5237 Sayılı TCK’nın 5. Maddesi şöyle diyor:

MADDE 5. – (1) Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.

5941 Sayılı Yasa da bir ceza yasasıdır. O halde TCK’nın genel hükümleri 5941 sayılı yasayı da kapsar. Ceza Yasasını genel hükümleri 75 maddeden oluşmaktadır. TCK 21. Madde suçun oluşması için KAST‘ın varlığı kaçınılmazdır demektedir.

Bu cephede bu talebimiz yüksek sesle haykırmalıyız. Adliyelerde aynı günlerde başvurular yapabiliriz, Yargıtay Cumhuriyet Savcılığına, Adalet Bakanlığına başvurabiliriz. Bütün bunlar Kanun Yollarıdır. Bu mücadelede AVUKATA ihtiyaç yok. Hazırlanacak tek bir dilekçe bütün mağdurlarca ilgili mercilere kararlaştırılan zamanlarda ve şekilde verilir.

BÜTÜN KANUN YOLLARI HAZIRLANACAK TEK TİP DİLEKÇE İLE BASIN ÖNÜNDE İLGİLİ MERCİLERE SUNULUR, SESİMİZ BÖYLE YÜKSELİR..

HUKUKİ MÜCADELE

KANUN YOLLARI

Ceza Muhakemeleri Yasasında yasa yolları belirtilmiştir. CMY bu yolları açıkça belirtmiştir. CMY’nin belirttiği yasal yollara biz yeni yollar katamayız. Bu nedenle bu yasa yollarını bileceğiz, böylece haklı taleplerimizi doğru yöntemlerle doğru mercilere ileteceğiz. CMY’ deki yasal yollara değinmeden önce bir şeyin altını özellikle çizmek istiyorum. Bu hukuki mücadele bireysel verildiği zaman hiçbir anlamı olmayacaktır. Bireysel verilen dilekçelerin sayısı on binleri bile bulsa mahkemelerin dosyaları arasında kaybolup gidecek, mahkemeler alışılmış yöntemlerle bu dilekçelere klasik, bilinen yanıtları vereceklerdir. Oysa bir önderlik altında, organize bir biçimde yapılacak başvurular ses getirecektir. Bu önderliğin nasıl oluşturulacağını önümüzdeki günlerde bu blog’da, admin’in blog’unda ve yeni açılacak blog’da duyuracağız.

KANUN YOLLARI

OLAĞAN KANUN YOLLARI

CMY olağan kanun yollarını 267-307.maddelerinde sıralamıştır. Bu kanun yolları itiraz ve temyizdir. İtiraz bizim vereceğimiz mücadelede istisnayı olarak takip edeceğimiz bir kanun yoludur. Temyiz ise ilk derece mahkemelerinin verdiği kararlara karşı başvurulacak en önemli kanun yoludur. İstinaf mahkemeleri kurulmadığı için halen 1412 sayılı yasanın temyiz hükümleri yürürlüktedir.

OLAĞAN ÜSTÜ KANUN YOLLARI

Bizi en fazla ilgilendiren ve sesimizi yükselteceğimiz alan bu alandır.

Olağan üstü kanun yollarına kimler nasıl başvurabilir.

Olağan üstü kanun yoluna:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Adalet Bakanlığı başvurabilir. Bu kanun yolu CMY’ nin 308,309 ve 310.maddelerinde düzenlenmiştir.
Biz organize bir şekilde, tek tip dilekçelerle Adalet Bakanlığı’na yüzlerce dilekçe verebiliriz, aynı şekilde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına da başvurabiliriz. Bunlar bizim Anayasa’dan ve Yasalardan kaynaklanan en doğal hakkımızdır. Olağan üstü kanun yolu neden bizi en fazla ilgilendiren kanun yoludur. Çünkü bu kanun yoluna iki şekilde başvurulmaktadır. Birisi kesinleşmiş hükümler için, diğeri de Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından.

YARGILANMANIN YENİLENMESİ

Bu kanun yolu da bizim en fazla başvurabileceğimiz kanun yollarından birisidir. Yargılanmanın yenilenmesi CMY’nin 311-323.maddelerinde düzenlenmiştir. Kesinleşen hükümlerle ilgili olarak bu yasa yoluna gidilebilir. Ancak bu yasa yoluna lehe olan yeni yasa nedeni ile gidilemez. Yasa maddesinin tanımında lehe yasa yoktur.

LEHE YASA HÜKMÜ

5275 sayılı yasanın 98.maddesinin 1.fıkrası yeni kanun nedeniyle kararı veren mahkemece mahkûmiyet hükmünün yeniden değerlendirilmesini düzenlemektedir. Bu yasa hükmü bizim hukuki mücadelemizde en çok başvuracağımız hükümlerden birisidir.

BİREYSEL MÜCADELE İLE BAŞARIYA ULAŞMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Artık örgütlenerek sesimizi duyurmanın zamanı gelmiştir.

Bir avukatın hukuk sitesinden alınmış bir AVUKAT fıkrası:

SİZ MUTLAKA BİR AVUKATSINIZ

Balonla dünya seyahatine çıkan adam günlerce seyahat ettikten sonra nerede olduğunu merak eder ve yere 100 metre yaklaşana kadar alçalır ve ilk gördüğü adama seslenir:

-Ben nerdeyim bayım?

-Yerden 100 metre yüksektesiniz,

Bu cevap üzerine balondaki adam aşağıdaki adama:

- Siz avukat olmalısınız,

-Evet doğru, nasıl anladınız?

Balondaki adamın ilginç cevabı:

-Verdiğiniz bilgi doğru, ama işe yaramaz da ondan….


Kaynak: http://rahmiofluoglu.wordpress.com/2010/12/28/cek-magdurlarinin-acil-sorunlari-ve-cozum/

0 yorum