“YA SEV YA TERKET” yerine “VER KURTUL” mu?

80 küsur yaşında keskin bir Kılıç, Altemur Kılıç. Gecenin üçü olmuş, dimdik ayakta TC’nin olmazsa olmaz değerlerini savunmaya çalışıyor. Kime karşı? Demokrasi adıyla Demokrat görüntüsüyle Prof. Dr. Doğu Ergil, Eski İç İşleri Bakanı Korkut Özal ve Mehmet Metiner’e karşı. Allahtan yalnız değil kısmen destekçileri var; Avni Özgürel ve MHP eski İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş.
Mekân Show TV stüdyosu. Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı adlı programı. Altemur Kılıç Alanya’daki evinden uydu bağlantısı ile katılıyor diğer konuklar Ali Kırca ile beraberler.
Konu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın birebir söylemediği fakat aşağı yukarı aynı anlama gelen “Ya sev Ya Terket” polemiği.
Daha önce “Doğu Raporu”nu da hazırlayan kişi olan Prof. Dr. Doğu Ergil, “Ya Sev Ya Terket” söylemi fevkalade tehlikelidir. Her kes vatanını sever ama yönetimi, yönetiliş şeklini, tarzını sevmeyebilir, diyor. 36 Etnik kimlikten oluşan bir mozaikten dem vuruyor. Nazif Okumuş haklı olarak itiraz ediyor. Bırakın 36 ‘yı ezbere olarak ilk 10 etnik kimliği bile sayamazken 36 diye dillendirmenin amacını anlamakta zorlandığını ve kendisini Türk hisseden herkesin Türk vatandaşı olduğunu vurguluyor. Destek Altemur Kılıç’tan geliyor. Altemur Kılıç “Ya Sev Ya Terket” sözünün sonuna kadar arkasında olduğunu, birleştirici unsur ise Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözüdür, diyerek noktayı koyuyor.
Kızılca kıyamette böylece kopuyor. Mehmet Metiner tabiri caiz ise Altemur Kılıç’a Faşist muamelesi yapıyor. Kürtlerin anayasal ortamda kültürel haklarına ve özgürlüklerine, kendi dillerini konuşmaya, kendi isimlerini kullanmaya hakları olduğunu söylüyor.
Korkut Özal ise “Türk” kelimesinin daha önce etnik amaçla kullanıldığı için Kürt halkı tarafından onay görmediği aynı Amerika’da olduğu gibi “Amerikalı” kelimesi örnek alınarak “Anadolulu” ismi altında tekrar birleşilebileceğini ve hatta özel ikili bir sohbette T.C. Cumhurbaşkanı olan ağabeyi merhum Turgut Özal ile de bu konunun sohbetini yaptıklarını dile getiriyor. “Türkiye Türklerindir” diyoruz ama Türk kim? Bunu açmak lazım, diyor.
Avni Özgürel ise “DTP’ye çok büyük bir şans ve değer verilmişti. Devlet Bahçeli TBMM çatısı altında tüm eleştirilere rağmen dostluk elin kendilerine uzatmıştı. Onlar ne yaptı?”diye soruyor. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hiçe sayarak özerklikten bahsetmektedirler, diyor.
Özgürel bir taraftan, “TSK’ya işgal kuvveti, bu ülkenin başbakanına sözde Kürdistan’a yani Doğu illerimize gelme” dediği için DTP’yi eleştirirken diğer taraftan kanı durdurmak adına gerekirse İmralı’daki Öcalan ile konuşulmalıdır diyerek kafası karışmış bir görüntü sergiliyor.
İşte bu nedenledir ki Altemur Kılıç’a olan saygım bir kat daha arttı. Kafası karışık olmayan, fikirlerini kendi memleketinde (hala) korkmadan söyleyebilen sayılı insandan biri.
Çünkü şu anki ortamda AB’ye ve ABD politikalarına karşı olmak, bunları dillendirmek Ergenekoncu olmakla eşanlamlı.
Başbakan, başbakan olalı ilk defa doğru bir söz söylemiştir. Belki de Türk halkına olan özür borcunu ödemeye çalışmaktadır. Türkiye’nin Kürt Sorunu yoktur. Kürtçülük sorunu vardır. “Ben Kürt kökenli Türk Vatandaşıyım” diyebilen, bundan kompleks değil onur duyabilen Kürt, benim kardeşimdir. Gerçekten kardeşlikten yana olan
Kürt kökenli vatandaşlarımızın dış figürlerin kurguladıkları oyunda piyon sıfatıyla yer almamaları gerekmektedir.
Olayları aman daha fazla kan akmadan diyalogla çözelim söylemi
“VER KURTUL”un Siyonizmcesidir. Sevres(Sevr) deki ilgili maddeyi okuyan, birazcık aklı olan bir vatandaş anlayacaktır ki, bu masumane isteklerin altında “Büyük Kürdistan” emeli yatmaktadır. Bu konuya bir sonraki yazımda detayları ile değineceğim. Özetle, Şehit kanları ile sulanmış bu ülkede her kim ki erk elinde iken, Eyalet, Federasyon, Özerk yapı ve sonunda bağımsızlık gibi bir oluşuma onay verip bu konuyu da Birleşmiş Milletler ve/veya AB kanalıyla gerçekleştirmeye çalışırsa, bilsin ki bedelini çok ağır öder. Divan-ı Harb ve Yüce Divan enstrümanları bedel ödemenin yegâne adresleridir.






Sabih Samur

0 yorum