Marmara Üniversitesi mezunu Durmuş Taşbaşı.Dokuma kumaş ve desen konusunda Türkiye'de 100 kişi varsa ilk onda.Gelgör ki zamanın mesleği şimdi oldu nostalji diyor,Taşbaşı.

Baba yadigarı kara tezgahları zamana ayak uyduramadığı için hurdacıya satarak yerine borca girerek İsviçre malı iki dokuma tezgahı koymuş atölyesine.O eski tezgahlarla 3 evlat büyütmüş ve büyütmekte.Ama diyor yeni tezgahlarla bırak evi geçindirmeyi tezgahın yaktığı ceryanı karşılayamıyorum.

Öfkeli değil hâlâ tebessüm ediyor ve bu günlerde geçecek diyor Allahın izniyle.

Başbakanına laf söyletmiyor.Tayyip diyor bizim mahallenin çocuğu aynı sahada aynı kulüpte gençlikte top koşturmuş.

Mutlaka başbakanın vardır bir bildiği diyor.Biz tekstilcileri unutmaz diyor(bilmiyor ki çoktan unutulduk)Bu kadar insan İstanbul'da ve Türkiye'nin birçok ilinde bu sektörden ekmek yiyor,ailesini geçindiriyor.Başbakanım bunları görmeyecek adam değildir İstanbul çocuğudur diyor.

Emekliliğine iki yıl kalmış.Bütün duası ve umudu bu sektörden iki yıl daha geçinebilmek.

Yurt dışından ithal edilen yüzbinlerce metre kumaşa Donkişot cesareti ile dikilmeğe çalışmak.

Aslını isterseniz bazı şeyleri sadece hükümetten beklemekte yanlış.Bu tezgahlarla ve Türkiye genelinde artık çok iyi biliyoruz ki Çin,Pakistan,Hindistan ve Afganistan gibi ülkelerle baş etmemiz mümkün değil.Peki ne yapmamız gerekiyor?

Öncelikle Teknik Tekstil pazarına girmemiz ve çok özel ipliklerle yüksek fiyatlı ve kârlı dokuma kumaş ve bunlardan gerçekleştireceğimiz dikim ile oluşturacağımız ürünler belli bir süre daha dünya pazarında yer almamızı sağlayacaktır.

Diğer türlü sadece çalışmış olmak için çalışmakta,ciddi ihracat rakamlarına ulaşılmakta fakat gel gör ki başabaş,kârsız ve hatta zararına çalışan ve belli bir süre sonra ticaret sahnesinden çekilen Tekstil şirketleri Mezarlığı olmaktadır Türkiye!

Düşünüyorumda Tekstil şirketleri Mezarlığı Odası kurularak başına da bir baş getirilebilir.Nasılsa işe yaramayan bir sürü oda,dernek,sektör temsilciliği falan filan varken bir oda daha olmuş ne farkeder.O odanın başı olan başta kalkar demeçler verir.Biz zamanında ne ihracatlar yaptık der.Kürşat Tüzmen'in rakamlarından bahseder.

Peki bu işsizlik neden o zaman.Madem herşey güllük gülistanlık?

Kopan ipliği bağlayan Durmuş kardeşimizle sohbetimizi noktalarken Allah'tan dileğimiz birilerinin acilen bu sektöre el atmaları.

Bu arada söylemeyi unuttum Durmuş benim üniversiteden sınıf arkadaşım,can dostum.

Uzun ve sağlıklı bir ömür dileklerimle.

0 yorum