“Belge” konusu tıpkı “Ergenekon” davası gibi ve bu davayla birlikte, iddianamedeki kayıtlar, delil diye konulanlar “sahtedir-değildir” safhasını çoktan aştı, T.C. ve TSK için bir ölüm-kalım meselesi oldu; Ya “bizler”, Atatürk’ün Cumhuriyetini korumaya ant içmiş olanlar, ya da “onlar”, bu Cumhuriyeti yıkmak Orta Çağlara geri götürmek isteyen tüm şer kuvvetleri!...
Tuhaf olmaktan da öte akılları zorlayan bir şey var: Atatürk Cumhuriyetini korumaya ant içenleri, O’nun Cumhuriyetini yıkmaya ahdetmiş olanlar suçluyor ve yargılıyorlar... Bu, gözleri dönmüş “delilerin”, tımarhane haline getirdikleri ülkeyi ele geçirmeleri gibi bir fars, bir komedi değilse nedir?
“Genç Subayların” rahatsız oldukları söyleniyor... Gerçeği, neden gizlemeli.
Evet, sadece gençler değil bütün muvazzaf- emekli -yedeksubay ve askerler, hem de çok rahatsızlar! Ben, ölümün eşiğinde, yaşlı bir yedek subayım ve tarifsiz acılar içindeyim; Cumhuriyetin, bir “şeytan üçgeni” içinde, göz göre göre yutulmakta olduğunu gördükçe, uykularım kaçıyor, kâbuslarımda Mustafa Kemal’den ve babamdan, amcamdan fırça yiyorum; “Bu memleketi, bu hainlere iç ve dış düşmanların ellerine düşsün diye mi kurtardık?
Cumhuriyeti sağdan, soldan, birileri kendi bilmem kaçıncı Cumhuriyetlerini kursunlar diye mi kurduk?” diyesiler... Dramatize etmiyorum, aynen böyle!
Ordu düşmanları
TSK’ya, kendi ordularına düşman olanlar, her yeri her kesimi ve kurumu sarmışlar. TV programlarını işgal etmişler; Orduya ve Komutanlarına, boyuna kin kusuyorlar. Çok merak ediyorum; bu sönmez kinin sebebi ne? İnsan, kendi ordusuna neden, bu kadar husumet besler? Genetik mi? “Entel şıklık” modası gereği mi? Bazılarının babaları, büyük babaları askermiş; acaba bunun için mi karmaşık hisler duyuyorlar? “12 Mart-12 Eylül” hatıraları mı tepiyor? Ben bunların daha kötüsünü yaşadım ama kendi orduma düşman olmadım!
Bu, Türk Ordusu düşmanlarını temsil eden bir Ali Bayramoğlu var. “Belge” patlak verdikten sonra, daha fazla kin kusmak fırsatını buldu... Son yazılarının şu başlıklarına bakın:
“Asker ya değişecek ya değişecek- Başbuğ istifa etmeli-Askerin rengi açılıyor.”
Pekâlâ; Asker nasıl değişecek veya değiştirilecek? Fatih Altaylı cevabı, tabii cinasla veriyor: “Yapacak tek bir şey var. Silahlı kuvvetleri toptan kovalım... Genelkurmay Başkanı’ndan, yeni mezun teğmenine kadar tümünün işine son verelim!”
Bu, kara mizah değil. Bu adamlar gerçekten Ordudan ve komutanlarından kurtulmak isterler ve TSK’yı lağvedip yerine kendi işlerine yarayacak “lejyoner” veya “gurka” bir Asakir-i mensura, bir “Nizam-ı atika” ordusu kurmayı çok isterler... “Nizam-ı cedit”, yeni tarz demek. “Nizam-ı Atika”da, eski-geri nizam demek... İran’da bu yapıldı. İran generalleri, irtica çiçekleri, gözleri önünde büyürken fark etmediler ve işte bugünkü İran ordusu bambaşka. Komutanları top sakallı bir ordu! Şimdi İran halkının çoğunluğu, bu generallerden ve rejimden, kurtulmak için mücadele ediyorlar!
Evet; şimdi “Durum”, belgenin sahte olup olmadığı meselesini, çoktan aştı. Sahte veya tahrif edildiği, bilimsel olarak tespit edilse bile, inanmayacaklar, kulplar takacaklar... Zaten bunun işaretlerini de veriyorlar!
Dobra dobra sorarım; bugün, TC’ye karşı laik-üniter ulus devlete, Atatürk’e karşı gittikçe artan bir tehlike var mı yok mu? Ve bu tehdit ve tehlikelere karşı önlemler almak TSK’nın Genelkurmayının, yasal görevi değil mi? Ve Orduyu bu görevi yapamaz hale getirmiyorlar mı? Öyleyse ne yapmalı? Asker, bu “çoğunluk tramvayı demokrasisine”, “sizin-bizim” diye bölünmüş yargıya güvenip alanı, boyuna kıvıran politikacılara bırakıp, “kışlasında yan gelip yatmalı mı?” Belki akademik olarak öyle, ama ya gerçekte? Eğer askerler, tehditler karşısında, görevlerini ihmal etmişlerse, o zaman görevlerini, ihmal ettikleri için, cezalandırılmaları gerekir.

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi, Altemur Kılıç

Sabih Samur Yorumu: Altemur Kılıç'ı ruh ikizim olarak görüyorum.Düşünceler birebir bu kadar mı örtüşür? Allah kendisine sağlık dolu nice seneler versin. Örnek alabileceğimiz, dönek ve kaypak olmayan, nabza göre şerbet vermeyen sayılı insanlardan biri...
Bazı aptallar bu yazıyı darbe çığırtkanlığı olarak yorumlayabilirler, o onların aptallığıdır.
Burada bu vatanı korumak ve kollamak için yemin etmiş bir yedek subayın vatan sevgisi yatıyor.
Anlayana...

0 yorum